top of page

Çokça da felsefedir Cemal Süreya....


Süreya’ca söylersek: Yıldızlara basa basa yürürüz(1) ve ne zaman ağzından öpecek olsak sevdiğimizi, kocaman bir gül durur arkamızda zulme karşı(2) Sonra “biz” oluruz bir güvercinin uçuşunu bölüşürüz gökyüzünün o meşhur maviliğinde. Ne zaman hürlüğün, barışın, sevginin aşkına bir sigara atsak denize; sabaha kadar izleriz yanışını(3) . Saçımızdaki çiçeği yükleriz merhabamıza(4). Çoğaltan elleri severiz; bir bir deneriz bütün hüzünleri, bütün kelimeleri kendimizde(5) . Birlikte mısralar düşünürüz(6). Gün gelir canımızla besleriz hüznün kuşlarını. Bilinir içlenmekteki ustalığımız(7) .

Sevecen bir Akdeniz çizgisini yerleştiririz bazen sol yanına ağzımızın. Lirik minarelerinin önünden, diyalektik köprülerinin üzerinden geçeriz İstanbul’un(8), ensesindeki ıhlamur çiçeğini devşiren arka güneşin ışığında(9) …

Buğdayın parayla değişildiği, ekmeğin tütünle değişildiği, tütünün acıyla değişildiği ve artık hiçbir şeyle değişilmediği acının sokaklarında saatler yağmuru gösterirken; severek ayıklarız yeryüzünü(10) . Konuşuruz, yağdırırız yağmursa da karsa da içimizdekini(11). Deneysiz baharken bile neler neler öğretiriz çetrefil güze(12). Yeryüzü şenliğinin azımsanamaz bir parçası olur yaktığımız ateş. Ağzımızı burnumuzu tıkasalar gözlerimizle soluk alırız(13). Yeni bir hayatın acemileriyizdir biz. Bütün bildiklerimiz yeniden biçimlenir: Şiirimiz, aşkımız yeniden… Son kötü günleri yaşıyoruzdur belki. Belki ilk güzel günleri de yaşarız. Biz kırıldık daha da kırılırız bütün dünyada… ama kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza(14). Onlarsa; eşyanın konumunu, biçimini, rengini almışlardır. Sorulardan korkarlar yine de yanıtları hazırdır her şeye: …dığı gibi; …mekle birlikte; …na karşın … Dibe çökerler devinim evrelerinde. Durgun dönemlerdeyse kurbağa pislikleri gibi yan yana, omuz omuza, bitiş bitişe yükselirler suyun yüzüne(15).


Bahar mezarına gömülmüşlerdir ölülerimiz; yapraklar gibi buluşup, kokular gibi seviştikleri için. Yaz mezarına gömülmüşlerdir; ilk kezmiş gibi buluşup, son kezmiş gibi seviştikleri için. Güz mezarına gömülmüşlerdir; salkımlar gibi buluşup, ağular gibi seviştikleri için. Kış mezarına gömülmüşlerdir; sokaklar gibi buluşup, çarşılar gibi seviştikleri için(16). Biliriz; ne varsa yarım kalmış, geleceğindir(17). Bir öncemizden alıp bir sonraya taşırız bayrağını insanlığın …


Gün gelip de bir sürü şey zoruna gitmeye başlayınca gerçeğin(18) , yılgınlığa kapılıp çekilmeyiz bir kenara. Umut’un içinde mut varsa; Umutsuzluğun içinde umut(19) ’un olduğunu da biliriz. Kızkulesi’nin düş getiren pay senetleri(20) ’ni alırız Salacak’tan. Bir ayın doğuşunu seyredeceğiz bulutların arasından. Kavat derebeyleri, yüreksiz Bolu Beyleri, hırsızlar, yüzde oncular, kumar erleri, cebren ve hile ile haklarımızı alan, zulmü ve alçaklığı yöneten murdar üçgen. Biliyor musunuz bir orman gelişiyor şimdi… türkülerini duyuyor musunuz, nice derin, yakılmış çoban ateşleriyle dağlarda karanlığı tutuşturup bir köşesinden geceyi gündüze çevirenlerin. Bakmayın şimdi alçak sesle konuştuğumuza. Analarımız çay demliyor güzel günler için. Sevgililerimizse çiçekler koyuyorlar bardaklara. Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız. Bu, böyle gidecek demek değil bu işler. Biz şimdi yan yana geliyor ve çoğalıyoruz. Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını… işte o gün sizi Tanrılar bile kurtaramaz(21)! Dipnotlar: 1. Cemal Süreya, Sevda Sözleri, Yapı Kredi Yayınları, s. 19 / Kanto’dan.. 2. s. 20- İngiliz’den… 3. s.21- Cigarayı Attım Denize’den… 4. s. 30 - Süveyş’den… 5. s.31- Aslan Heykelleri’nden…. 6. s. 38 - Üvercinka’dan… 7. s. 48 - Ülke’den… 8. s. 61 - Göçebe’den… 9. s. 66 - Arka Güneş’ten… 10. s. 68/69 - İşte Tam Bu Saatlerde’den… 11. s. 82 - Kişne Kirazını ve Göç, Mevsim’den… 12. s. 85 - Sımsıcak, Çok Yakın, Kirli’den… 13. s. 90 - Burkulmuş Altın Hali Güneşin’den… 14. s. 112/113- Ortadoğu’dan… 15. s.130/131/132 – Onlar İçin Minübüs Şarkıları’ndan… 16. s. 147 – Dört Mevsim’den… 17. s. 205 – Açılmamış Kapılar’dan… 18. s. 173 – Taşıran Damla’dan… 19. s. 207 – Karacağolan’dan… 20. s. 211 – Sevincelik’ten… 21. s. 288 – 555 K’dan…

159 görüntüleme

Comments


bottom of page