top of page

Spinoza'nın ilkeleri: etik, duygulanım ve dostluk


Yüz yıl önce Baruch Spinoza (1632-1677), zamanının otoriteleriyle olan ilişkisi nedeniyle kötü bir şöhrete sahip olsa da, sıkça alıntılanan ve saygı duyulan ünlü bir filozoftu. Neden gözden düştüğü belli değildir. Spinoza'nın Amsterdam'daki heykelini görmüş ya da başka bir filozof tarafından adının anıldığını duymuş olabiliriz, ancak Spinoza'nın kendisi hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Spinoza'nın dünyanın en uygulanabilir ve güncel filozoflarından biri olduğu düşünüldüğünde bu talihsiz bir durumdur. Spinoza'nın felsefesini bugün uygulayabileceğimiz her türlü yol vardır. Yirminci yüzyılın başlarında yazan Henri Bergson, Spinoza'yı bir sezgi filozofu olarak görmüştür. İtalyan siyaset teorisyeni Antonio Negri, Spinoza'nın küreselleşmeyi ve postmodern çağı anlamanın anahtarı olduğunu savunmaktadır.


Bu yazı bu düşünürlerin çalışmalarını incelemiyor. Burada Spinoza'nın kendisine odaklanmak istiyorum.


Spinoza, Katolik Engizisyonundan kaçmak için ailesiyle birlikte Amsterdam'a kaçan Portekizli bir tüccarın oğluydu. Spinoza aile şirketini taşımak için daha iyi bir yer seçemezdi. Hollanda Altın Çağı'nın zirvesiydi ve Amsterdam dünyanın ticaret başkentiydi. Dahası Amsterdam, Spinoza'nın felsefe eğitimine başlaması için mükemmel bir yerdi. On yedinci yüzyıl boyunca Amsterdam'ın liberal iklimi, Avrupa'nın diğer bölgelerinden gelen siyasi ve dini mültecileri kendine çekerek canlı bir entelektüel kültürü teşvik etti. Dam Meydanı'nda gezinen Spinoza, pazarların ve ticaretin koşuşturmacası arasında Fransız Huguenotlar, Alman Anabaptistler, İspanyol tanrıtanımazlar ve İskoç özgür düşünürlerle omuz omuza vermiş olmalıydı. Spinoza felsefesinin ilkelerini, kendisini bir filozof olarak görmeden çok önce, Amsterdam sokaklarında genç bir adamken oluşturmuştur.


Spinoza on dört yaşında aile şirketinde çalışmaya başladı. Babası öldüğünde, felsefi çalışmalarına odaklanmak için işteki payından feragat ederek ailesini derinden sarstı. Bu karar Amsterdam'daki muhafazakâr Yahudi cemaati tarafından iyi karşılanmadı. Spinoza'nın siyaset ve din konusundaki liberal görüşleri de kentin dindar ileri gelenlerini etkilemedi. Spinoza bu görüşlerini kitap olarak yayınlamaya başlayınca, yetkililer artık canlarına tak ettiğine karar verdi. 1656'da Spinoza'ya cherem cezası (ÇN. Hristiyanlık inancında "aforoz" olarak bilinen cezanın Yahudilikteki karşılığı) verildi ve sinagogdan tüyler ürperten sözlerle kovuldu:

Onu gündüz ve gecede, onu uyuduğunda ve uyandığında, onu sokağa çıktığında ve evine döndüğünde lanetliyoruz. Tanrı onu kendisinden esirgemesin, ancak Tanrı’nın öfkesi ve kıskançlığı da onun üstüne olsun; Tanrı'nın laneti onu süründürsün, bu kitapta yazılan tüm lanetler onun üstüne olsun ve onun ismi Tann’nın Cenneti’nde yer bulamasın.


Spinoza etkilenmedi. Bu yeniden başlamak için bir şanstı. Adını Benedict de Spinoza olarak değiştirdi, Amsterdam'ı terk etti ve kendini felsefe hayatına adadı.


Spinoza'nın en büyük eseri olan Etik (ölümünden sonra 1677'de yayımlanmıştır), on yedinci yüzyıl rasyonalizminin klasik bir eseridir. Etik Tanrı, Zihin ve Beden hakkında büyüleyici bir kitaptır. Ne yazık ki, kitabın temel sezgilerini kavramak, Spinoza'nın bunları açımlamak için benimsediği yaklaşım nedeniyle zor olabilir. Etika, konusuna 'geometrik' bir yaklaşım getirmekte, Tanrı, zihin ve insan eylemini Spinoza'nın deyimiyle 'çizgiler, düzlemler ve cisimler üzerine bir araştırma' yapar gibi ele almaktadır. Kitap, 'töz', 'nitelik' ve 'biçim'in doğasına ilişkin bir dizi aksiyom ve tanımla açılır. Numaralandırılmış bir dizi önerme üzerinden tümdengelim yoluyla ilerleyerek mutluluk ve iyi yaşam hakkında sonuçlara varıyor. Okuması kolay değildir. Argümanı takip etmek için, şaşırtıcı mantıksal sıçramalarla birbirine bağlanan, genişleyen bir önermeler ağını izlemek gerekir. Birçok okuyucu yolunu kaybedip pes eder.


Etik'i okumayı başaran çoğu insan onu sezgisel bir düzeyde anlar. Bernard Malamud'un romanı Tamirci'nin eğitimsiz kahramanı Yakov Bok, Etik'i bir hevesle eline almıştır. Anlattığına göre, arkasına bir 'kasırga' alarak okumuştur. "Her kelimesini anlamadım" diye itiraf eder Yakov, "ama böyle fikirlerle uğraşırken kendinizi bir cadı avına çıkmış gibi hissedersiniz. Sonrasında artık aynı insan değildim'.


Etik sezgisel olarak anlaşılabilir çünkü temelinde basit bir sezgi vardır. Ben buna 'temellendirme' ilkesi diyorum. Temellendirme ilkesi aşağıdaki gibidir:


Spinoza'nın temel ilkesi: Bedenler diğer bedenlerle etkileşimleri sayesinde güçlenir ve güçsüzleşir. Etkileşimler yapılarını sağlamlaştırarak, hareket etme ve var olma kapasitelerini artırarak bedenleri güçlendirir. Etkileşimler bedenlerin yapılarını zayıflatarak, hareket etme ve var olma kapasitelerini azaltarak onları güçsüzleştirir.


Bu ilke üzerinde düşünmek için bir dakikanızı ayırın. Soyut bir fikri kapsamaktadır. Bu fikir (ilkenin kendisi gibi) var olan tüm cisimlere, maddelere, şeylere ve yaratıklara evrensel olarak uygulanmak üzere tasarlanmıştır. Spinoza için bu, Tanrı'nın ya da Doğa'nın ilahi ilkesidir. Şimdi, bu kulağa biraz tuhaf gelebilir. Ancak ilkeye sadık kalır ve üzerinde düşünürsek, ilginç bir şey ortaya çıkar. Spinoza'nın temellendirme ilkesi dünyayı görme biçimimizi değiştirir.


Bunu deneyelim, 'etkileşimleri' kişiler arası karşılaşmalarla, insanlar arasındaki etkileşimlerle sınırlayalım. Diğer insanlarla her zaman etkileşim halindeyiz. Onlara dokunarak, onları koklayarak, onları görerek, onları duyarak, onlarla konuşarak ve sadece onlarla birlikte olarak ya da onlar hakkında düşünerek insanlarla etkileşime gireriz. Spinoza'nın içgörüsü, her türlü kişilerarası etkileşimin bizi fiziksel düzeyde değiştirdiğidir. Bizi etkiler. Diğer insanlarla olan ilişkilerimizden ve karşılaşmalarımızdan etkileniriz. Bu etkilenmenin doğasına bakarak, bu etkileşimin bizim için iyi ya da sağlıklı olup olmadığını söyleyebiliriz.


Şimdi Etika'nın neden bu başlığı taşıdığını anlıyoruz. Spinoza'nın felsefesi tamamen gelişen yaşamla ilgilidir. Diğer bedenlerle etkileşimler ya yapımızı sağlamlaştırır ve bizi güçlendirir ya da yapımızı istikrarsızlaştırır ve bizi güçsüzleştirir. Dolu, verimli ve zengin bir hayat yaşamak istiyorsak, sistemlerimizi olumlu yönde etkileyen ve var olma gücümüzü artıran insanlarla etkileşim ve ilişkiler peşinde koşmamız mantıklıdır. Spinoza'nın etik anlayışı, güçlerimizi ve yeteneklerimizi artıran insanlarla ilişkiler kurmaya odaklanmamız gerektiği yönündedir. Yani, güçlendirici arkadaşlıklar kurmaya çalışmalıyız. İlginçtir ki, temel ilke Doğadaki ilahi bir güç olan 'Tanrı'nın ifadesi olduğundan, bu dostlukları sürdürerek Tanrı'ya yaklaşırız.


Spinoza için dostluk, karşılıklı güçlenme duygusuna dayanan ilahi bir olaydır. Arkadaşlıklar ve aşk ilişkileri etik ideal olan 'kutsanmışlığın' ifadeleridir.


Spinoza için sosyal yaşam bir kimya deneyidir. Arkadaşlar, yaşamda zevk aldığımız güçleri katalize etmemize ve sürdürmemize dolaylı olarak (belki de istemeden) yardımcı olan insanlardır - bu güçler çoğu durumda bu insanlardan bağımsız olarak sahip olamayacağımız güçlerdir. Bir arkadaşınız yaratıcı yönünüzü geliştirmenize yardımcı olur. Bir diğeri kendinizi kötü hissettiğinizde sizi toparlar. Bir arkadaşınız olabileceğinizin en iyisi olmanız için size ilham verir. Bir diğeriyle şehirde harika vakit geçirirsiniz.


Gerçek arkadaşlar fiziksel ve nörokimyasal sistemlerimizde sürekli olarak güçlendirici değişiklikleri tetikler. Bu arkadaşlar olmadan, bu etkileri ve getirdikleri güçlenme duygusunu asla deneyimleyemeyebiliriz.


Spinoza'nın dostluk felsefesi sosyal yaşamla başarılı bir şekilde ilişki kurmamıza yardımcı olabilir. Spinoza'nın temel ilkesi sayesinde, sosyal dünyaya katılmaya ve gelişmeye hazır olursunuz. İşin püf noktası, yeni sohbetlere açık bir kalp ve yeni olasılıklara uyum sağlamış bir zihinle yaklaşmaktır. İlerlerken olumlu etkilere dikkat edin. Olumlu etkiler, güçlendirici ilişkileri tanımlamak için ipucunuzdur. Sezgilerinizi takip edin ve kalpten yaşayın.


Hayatı büyüleyici bir deney olarak ele alın. Spinoza'nın felsefesinin ödülü, kutsanmışlığın kendisi olan güçlü ilişkilerden oluşan bir yaşamdır.


Not: TIM RAYNER’a ait bu yazı, https://philosophyforchange.wordpress.com adlı siteden alınmış ve www.felsefearenasi.com.tr editörleri tarafından Türkçeye çevrilmiştir:

https://philosophyforchange.wordpress.com/2014/09/19/spinoza-in-principle-ethics-affect-and-friendship/


43 görüntüleme

Comentarios


bottom of page