top of page

MİTOLOJİ KARŞITI BİR AÇIKLAMA: “DEPREM NASIL OLUŞUR?”

Milattan yüzyıllar öncesinde insanlar, günümüz insanıyla ortak olarak merak ediyorlardı. Etraflarında gördükleri etkileyici olayları açıklama ihtiyacı duyuyorlardı. Seller, depremler, tsunamiler gibi korkunç olayların yanı sıra aşık olmak, baharın gelmesi gibi hoş olaylar ve çok daha fazlası için açıklamalar ortak bir noktaya, mitolojiye, dayanıyordu. Mitoloji kavramı, mythos (mitos) ve logos kavramlarından oluşmuştur. Ahmet Cevizci’nin Paradigma Felsefe Sözlüğü’nde “mythos”, “Yunanca’da akli açıklamanın tam karşısında yer alan öykü, efsane, masala karşılık gelen terim” olarak tanımlanır. “Logos” ise “Antik Yunan düşüncesinde, söz, konuşma, düşünce, akıl, anlam, açıklama; bir şeyin her ne ise o olmasını sağlayan nedenler; belli bir disiplinde fenomenleri açıklamak amacıyla kullanılan yöntem ve ilkeler; bir şeyi bizim için anlaşılır kılan temel, dayanak anlamlarına gelen sözcük” olarak tanımlanmıştır. Yani kısaca mitoloji, insanların olguları açıklamak için bir takım doğaüstü hikayelere başvurması olarak düşünülebilir. Örneğin yıldırım düşmesinin, Zeus’un kızıp insanları cezalandırmak için asasını sallamasının sonucunda oluştuğu fikri, mitoloji açısından oldukça makul bir açıklama olarak kabul edilebilirdi. Yine aynı şekilde Poseidon, belirli bir yasaya tabi olmaksızın depremler oluşturabilirdi. Söz konusu açıklamaların kabul gördüğü dönemde determinist evren fikri yoktu ve bunun doğal bir sonucu olarak doğa, sürprizlere her daim açıktı.


MÖ 6. yy. da Yedi Bilge’den biri olan ilk filozof ve ilk bilim insanı olarak kabul ettiğimiz Miletoslu Thales, günümüz insanının olguları açıklamasında kullanacağı yeni bir bakış açısının habercisi oldu. Bu döneme kadar doğa, doğaüstü bir takım güçlerle açıklanırken ilk kez Thales, doğanın yine doğanın kendisiyle açıklanabileceğini fark etmişti. Dönemin geleneksel düşüncesi evreni bir takım mitolojik açıklamalara dayandırıyordu. Oysaki Thales’in olgulara dayanan bir evrene ihtiyacı vardı. İnsan kavrayışını ön plana alan bu fikir Antik Yunan Dönemi için bir devrim niteliğindeydi.


Thales, gördüğü bunca çeşitli maddeyi oluşturan, her şeye temelini-ilk ilkesini veren yani her şeyin gerisindeki maddenin ne olduğunu anlamaya çalıştı. Bu uğraşı, felsefenin de başlamasını sağlayan ilk felsefi sorgulamanın ta kendisini yani “Arkhe nedir?” sorusunu ortaya çıkarmıştır. Bu soru, filozofları uzunca bir süre meşgul etmiş, evrenin kökenine ilişkin gözlem, deney ve akıl yürütmelere dayalı pek çok cevabın verilmesini sağlamıştır. Bu cevaplar, her ne kadar birbirinden oldukça farklı olsa da geleneksel düşünceye bir başkaldırı niteliğindedir ve özü gereği otorite kabul etmeyen eleştirel düşünceye karakteristik özelliğini vermiştir.


Thales’e göre arkhe, yani evreni oluşturan ilk ilke, “Su” dur. Her şey Su’dan oluşur ve Su’ya geri döner. Onun bu açıklamasında yaşadığı yerin etkisi olabileceğini düşünenler var. Bunun doğru olup olmadığını bilmesek de Thales ile ilgili edindiğimiz bilgilerle, onun evrendeki her şeyin katı, sıvı ya da gazdan oluştuğunu fark ettiğini biliyoruz. Üstelik Thales Su’yun bu üç şekle de girebilen bir madde olduğunu da fark etmişti. Thales arkheye Su diyerek evreni ve evrendeki tüm olguları insan aklının araştırma nesnesi haline getirebilmiştir.


Onun fikirleri arasında evrenin sonsuz Okyanus’un üzerinde yüzdüğü iddiası da bulunur. Thales depremlerin, suyun üzerinde yüzen yer kabuğunun dalgalar nedeniyle sallanması sonucu oluştuğunu düşünmüştür. Yani ona göre deprem, antropomorfik Tanrıların insanları cezalandırmak, onlardan hesap sormak için kullandığı doğaüstü bir olay değildi. MÖ 6.yy. da deprem bir olgu olarak açıklanmaya çalışılmıştı. Bu basit açıklama mitolojik düşüncenin karşısında insan aklının ön plana çıkarıldığını ve geleneksel düşüncenin reddedildiğini gösterir. Mitolojik açıklamalara güvenen insanlarla, günümüz insanının merak etmesi ortak olsa da açıklama biçimleri işte tam bu noktada önemli bir farka sahip.


Belki de bugünlerde yeniden olgular dünyasının determinist yasalara göre işlediğini ve bilim sayesinde bu yasalara ulaşabileceğimizi hatırlamaya ihtiyacımız vardır. Evrenin Su’dan oluşmadığını, sonsuz okyanusta yüzmediğini ya da depremin Su’da yüzen yeryüzüne dalgaların vurmasıyla oluşmadığını ve Thales’in haksız olduğunu biliyoruz. Ancak tüm bu bilgilerimiz, Thales’in bir filozof olarak önemini azaltmadı. Aksine kendisinden sonra yüzyıllar sürecek bir aydınlanmanın başlangıcını oluşturdu. Günümüzde de kabul edilen gözlenebilir, ölçülebilir, olgulara dayalı ve indirgemeci bilimi bulduğumuz ilk yer, Thales’in çağı için sıra dışı kabul edilen fikirlerinden başka bir yer değildir.


Yedi Bilge’den bizler için:


“İşin sonunu düşün” Atinalı Solon

“Öfkeni yen” Korinthoslu Periandros

“Hiçbir şeyde aşırı olma” Lesboslu Pittakos

“Kendini tanı” Thales

“İnsanların çoğu kötüdür” Bias


114 görüntüleme

Comments


bottom of page