top of page

Kültürlerin Kökeni ve Evrimi


Bu kitap psikoloji felsefecileri, biyoloji felsefecileri, sosyal bilimler felsefecileri ve daha genel olarak zihin ve davranışın evrimiyle ilgilenen herkes için olmazsa olmaz bir eserdir. Antropolog Robert Boyd ve Peter Richerson 1987 ve 2003 yılları arasında yazdıkları en önemli yirmi makaleyi bir araya getirmişlerdir. Bu derleme mükemmel bir girişimdir, çünkü bu makaleler bazen bulunması zor dergilerde veya kitaplarda çok sayıda disipline dağılmıştır. Bu makaleler, 1985 yılında yayımlanan Culture and the Evolutionary Process adlı kitaplarında geliştirdikleri çığır açıcı kültür teorisini derinleştirmektedir. İlgilenen okuyucular, 2004 yılında yayımlanan daha popüler kitapları Not by Genes Alone: How Culture Transformed Human Evolution'a da başvurabilirler.

Kitaptan türümüzün evrimine dair özgün ve ilgi çekici bir resim ortaya çıkmaktadır. Kültür bu resmin merkezinde yer almaktadır. Boyd ve Richerson kültürü düşünsel terimlerle tanımlamaktadır: Çoğunlukla kültür, insanların sosyal öğrenme yoluyla edindikleri inançlar, değerler, normlar, arzular, teknikler ve benzerlerinden oluşur. Kültürel aktarım her zaman kusursuz değildir: Kültürel öğeler, örneğin aktarım hataları veya bireysel yenilikler nedeniyle değiştirilebilir. Dahası, tüm kültürel öğeler eşit değildir: Boyd ve Richerson, özellikle konformizm, sosyal normlara uyum ve prestijli bireylerin taklit edilmesi gibi bazı kültürel öğelerin diğerlerine baskın çıkmasına neden olan çeşitli önyargıları vurgulamaktadır. Dolayısıyla kültür, çeşitli güçlerin (konformizm vb.) bir toplumda hangi kültürel öğelerin tercihli olarak aktarılacağını belirlediği, değişimli bir kalıtım sistemidir. Başka bir deyişle, kültür evrimleşir.

Memetiğin (zaten azalmakta olan) popüler başarısı göz önüne alındığında, genel taslak yeterince tanıdık gelecektir. Ancak, aile benzerliğine rağmen, Boyd ve Richerson'un çerçevesinin memetik ile pek ilgisi yoktur. Birincisi ve en önemlisi, memetik genellikle çok az açıklayıcı güce sahiptir. Çoğu zaman memetik açıklamalar, belirli bir memin kendisini başarılı bir şekilde yeniden ürettiği için bir popülasyonda yayıldığına dair yetersiz bir iddiaya indirgenir. Temel mesele, yani kültürel bir varyantın tercihli olarak aktarılmasını sağlayan şey nedir sorusu genellikle geçiştirilir ya da geçiştirilmediğinde de salt spekülasyonlarla ele alınır. Aksine, Boyd ve Richerson görüşlerini çağdaş psikolojiye dayandırmaktadır (ancak aşağıdaki bazı çekincelere bakınız). Kültürel öğelerin bir popülasyonda yayılmasını tanımlayan matematiksel modeller, insanların zihinleri, özellikle de insan sosyal öğrenmesinin doğası hakkında belirli hipotezlere dayanmaktadır. Boyd ve Richerson, kültürel evrimin popülasyon düzeyindeki özelliklerini yakalamak için popülasyon genetiğinin matematiksel modellerini uyarlamışlardır. Kültürel evrimin çeşitli yönlerini tanımlayan matematiksel modellerden oluşan heyecan verici bir yöntem geliştirmişlerdir.

İkinci olarak, Boyd ve Richerson'ın kültür teorisi, insan türünün evrimine ilişkin görüşlerinin temel taşıdır. Onlara göre kültür, insan olmayan hayvan türlerindeki diğer sosyal öğrenme biçimleri gibi bir adaptasyondur: İnsanların değişken ortamlarda uyarlanabilir davranışlar edinmesini sağlar. Ancak diğer türlerde sosyal öğrenmenin kapsamı oldukça kısıtlıyken, kültür insan davranışının yanı sıra insan zihnine de nüfuz eder (Nisbett vd. 2001). Kültür, kümülatif olması bakımından insan dışı sosyal öğrenmeden de farklıdır: Sadece insanlar kendi başlarına edinemeyecekleri bazı inançları, değerleri ve benzerlerini sosyal olarak edinirler.

Dahası, Boyd ve Richerson, türümüzün en ayırt edici yönlerinin evriminin, kültürün ihmal edilmesi halinde açıklanamayacağına dair kesin bir kanıt ortaya koymaktadır. Kültür, türümüzü eşsiz bir evrimsel yola sokmuştur. Başka bir deyişle, kültür, doğal seçilim tarafından belirli adaptasyonların seçildiği bazı sosyal ortamlar yaratmıştır. Bu gen-kültür ortak evrimi kavramı, çalışmalarının en önemli yönü olabilir. Çalışmalarını diğer evrimsel yaklaşımlardan belirgin bir şekilde ayırmaktadır. Boyd ve Richerson'ın modelleri, gen-kültür ortak evriminin, örneğin, doğal dünyada insanları ayıran, akraba olmayan bireylerden oluşan büyük gruplar halinde işbirliği yapma eğilimimizi ve sembolik olarak işaretlenmiş sosyal gruplar oluşturma eğilimimizi açıklayabileceğini öne sürmektedir.


Her ne kadar büyüleyici olsa da, kültürün ve türümüzün evriminin bu genel resmi, bu kitapta toplanan makalelerin birbirinden bağımsız yönlerini gizlememelidir. Bu makaleler, kısa ama faydalı önsözlerle tanıtılan beş bölüme ayrılmıştır. "Sosyal öğrenmenin evrimi" başlıklı ilk bölüm, kültürel aktarımın evrimine odaklanmaktadır. Bu bölümdeki makaleler sosyal öğrenmenin uyarlanabilir doğasını incelemekte ve kümülatif kültürel aktarımın neden sadece insan türünde evrimleştiğini araştırmaktadır. "Etnik gruplar ve işaretler" başlıklı ikinci bölümde, etnik olarak işaretlenmiş grupların kültürel evrimine ilişkin iki model açıklanmaktadır. "İnsan işbirliği, karşılıklılık ve grup seçilimi" başlıklı üçüncü bölüm, büyük gruplarda işbirliğinin evrimine odaklanmaktadır. Boyd ve Richerson'ın en iyi bilinen ve en orijinal katkılarından bazılarını içermektedir. Mütekabiliyetin insanların büyük ölçekli işbirliğini açıklamasının pek mümkün olmadığını gösteriyorlar. Bulmacanın anahtarı kültürel aktarım olabilir. İşbirliği davranışı, ceza ve kültürel grup seçilimi ile birlikte konformizm nedeniyle kültürel olarak evrimleşmiş olabilir. "Arkeoloji ve kültür tarihi" başlıklı 4. Bölüm, Boyd ve Richerson'ın teorisini tarihsel ve arkeolojik konulara taşımaktadır. "Diğer disiplinlerle bağlantılar" başlıklı son bölümde ise bazı metodolojik makaleler toplanmıştır. Popülasyon genetiği konusunda iki yazarımız kadar bilgili olmayan okuyucular için birkaç makaleyi takip etmek zor olabilir. Ancak çoğu makalede matematiksel kısımlar eklerde yer almaktadır. Daha da önemlisi, Boyd ve Richerson matematiksel modellerinin mantığını ve ana yönlerini açıklamakta çok iyi bir iş çıkarmışlardır.

Felsefecilerin ilgisini çekecek çok şey var. Yer darlığı nedeniyle burada bir avuç konu seçiyorum. Sosyal bilimlerin metodolojisiyle ilgilenen felsefeciler Boyd ve Richerson'ın metodolojik görüşlerine özellikle odaklanacaklardır. Dikkat çekici bir şekilde, iki yazarımız sosyal bilimlerdeki birçok geleneksel ikilemi reddetmektedir.

- Metodolojik bireyciliğe karşı metodolojik bütüncülük. Boyd ve Richerson, nüfus düzeyindeki modellerin bu iki görüş arasındaki boşluğu doldurduğunu savunmaktadır: Kültürel evrim modelleri, insanların psikolojisiyle ilgili hipotezlerin uzun vadeli, popülasyon düzeyindeki sonuçlarını araştırır.


- Sosyal olguların biyolojik ve kültürel açıklamaları. Bu ikilik, gen-kültür ortak evrimi yaklaşımı ile tutarsızdır.

- İşlevselcilik. Sosyal bilimciler ve filozoflar, sosyal veya kültürel varlıkların (tabular, normlar, vb.) işlevselci yorumlarının metodolojik statüsünü düzenli olarak sorgulamışlardır. Boyd ve Richerson bu konuda ilginç bir bakış açısı sunmaktadır. Teorik modellere ve ampirik kanıtlara dayanarak, kültürel olarak stabilize edilmiş grup farklılıkları üzerindeki grup seçiliminin kültürel evrimde önemli bir unsur olduğunu savunmaktadırlar. Bazı sosyal özelliklerin - yani kültürel evrimi yüzyıllar süren özelliklerin - işlevsel olarak açıklanabileceğini iddia etmektedirler.

Örneğin birçok konu biyoloji felsefecilerinin ilgisini çekecektir:


- İnsan doğası. En azından sosyobiyoloji tartışmalarından bu yana, biyoloji felsefecileri bu kavramın değerini genellikle eleştirel bir şekilde tartışmışlardır. Boyd ve Richerson, kültürü insan doğası kavramıyla karşı karşıya getiren argümanların sağlam olmadığını göstermektedir.


  • Evrim teorisindeki modeller. Boyd ve Richerson birçok matematiksel model geliştirmiş olsalar da, evrimsel biyolojide modellerin rolüne ilişkin sönümleyici bir görüşü desteklemektedirler. Modeller esasen hipotezlerin sonuçlarını titizlikle türetmek için kullanılır. Bu durum, model kavramı üzerine yapılan son çalışmalar (örneğin Downes 1992) göz önüne alındığında, genel olarak bilim felsefecilerinin de ilgisini çekmelidir.

Son olarak, psikoloji felsefecileri psikolojinin evrim teorisi ve antropoloji ile nasıl temasa geçirilebileceğiyle ilgileneceklerdir. Gerçekten de, başka bir yerde tartıştığım gibi, Boyd ve Richerson'ın çizdiği çerçeve entegrasyon sorununu çözmenin anahtarı olabilir - yani, çağdaş sosyal bilimlerde insan davranışına yönelik farklı ve bazı açılardan tutarsız yaklaşımların nasıl birleştirilebileceği - özellikle de evrimsel düşünen bir psikoloji ile kültürel yönelimli bir antropolojinin nasıl birleştirilebileceği üzerine.

Buraya kadar yazılanlardan Boyd ve Richerson'ın çalışmalarını gerçekten takdir ettiğim anlaşılıyor olmalı. Bu çalışma, insan davranışı ve psikolojisini evrimsel bir çerçeveye oturtmaya yönelik en kapsamlı girişimdir. İnsan türünün özelliklerini küçümsememişler. İnsan davranışı ve psikolojisini sosyobiyolojik sosyal davranış modellerinin prokrustik yatağına sokmak (Yunan mitolojisinde Procrustes, kendisine konuk olan yolcuların boylarını yatağa uydurmak için kol ve bacaklarını çekip uzatan, ya da kırıp kısaltan sadist ruhlu dev.) yerine gen-kültür ortak evriminin kendine özgü modellerini geliştirmişlerdir. Dahası, bu yaklaşım, başta sosyoloji, antropoloji, kültürel, bilişsel ve sosyal psikoloji olmak üzere giderek dağılan sosyal bilimlerin bütünleştirilmesi için kapsayıcı bir çerçeve olabilir.

Bununla birlikte, en azından bazı endişeler olmaksızın bir inceleme, inceleme olmayacaktır. Boyd ve Richerson, modellerine yerleştirdikleri hipotezleri gerekçelendirmek için düzenli olarak deneysel psikolojiye başvurmaktadır. Bu kesinlikle takdire şayandır. Ancak psikoloji felsefecileri, iki yazarımızın son dönem bilişsel ve gelişim psikolojisindeki en başarılı çalışmalarla (Carey, Spelke, Haidt, birkaç psikologdan bahsetmek gerekirse) bir dereceye kadar temas halinde olmadıklarını düşünebilirler. Dahası, modelleri büyük ölçüde yetmişli yıllarda yapılan sosyal öğrenme çalışmalarına dayanmaktadır. Sosyal öğrenmeye ilişkin psikolojik çalışmalar kesinlikle ileriye götürülmelidir. Adil olmak gerekirse, sosyal psikologların kendileri de seksenli ve doksanlı yıllarda sosyal öğrenmeyi sıklıkla ihmal etmişlerdir. Richerson ve meslektaşları da dahil olmak üzere bazı psikologlar ve deneysel düşünen antropologlar son zamanlarda deneysel yöntemi kültürel aktarım çalışmalarına taşımışlardır (Kameda & Nakanishi 2002; Baum ve ark. 2004).

İkinci olarak, bu kitapta toplanan makalelerin çoğu teoriktir: Sınırlı sayıda şaşırtıcı olguyu açıklamak için modeller sunarlar. Kuşkusuz Boyd ve Richerson'ın çerçevesi, ampirik araştırmalarla daha güçlü bir şekilde bağlantılı olsaydı önemli ölçüde güçlenirdi. Aslında, toplanan makalelerin birçoğu oldukça spesifik ampirik tahminlerde bulunmaktadır. Örneğin, etnik işaretlerin evrimine ilişkin 6. ve 7. bölümler, etnik işaretlere yapılan vurgunun iki kültürel grup arasındaki sınırda daha güçlü olması gerektiğini öngörmektedir. İlk iki kuşku birbiriyle bağlantılıdır. Boyd ve Richerson'ın çerçevesi, özellikle psikoloji ve antropolojide olmak üzere, disiplinler arası çok sayıda ampirik proje için bir şemsiye olabilir. Araştırmaları daha fazla ampirik yöne doğru genişletilmelidir.

Boyd ve Richerson'ın kültürel evrim teorisi, büyük ölçekli işbirliği gibi insan doğasının çeşitli şaşırtıcı özelliklerini açıklamada kilit bir unsurdur. Bununla birlikte, belirli kültürlerdeki belirli kültürel olguları anlamakla ilgilenen antropologlar ve kültürel psikologlar tarafından nasıl kullanılabileceği daha az açıktır - örneğin, Doğu kültürlerinde neden bütünsel bir bilişsel tarzın yaygın olduğu (Nisbett ve ark. 2001) gibi. Boyd ve Richerson'ın kültür teorisinin böyle bir amaç için çoğunlukla yararsız olması kesinlikle bir eksiklik olurdu. Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalar, teorilerinin belirli tarihsel olgulara ışık tutabileceğini göstermektedir (örneğin Henrich 2004; McElreath 2004 -- ayrıca Boyd ve Richerson'ın ilgili bir konuyu tartıştığı 15. Bölüme bakınız).

Boyd ve Richerson'ın kültür teorisine üç soruyla son veriyorum.

- Kültürel aktarım çeşitli önyargılardan etkilenmektedir. Boyd ve Richerson özellikle "bağlam önyargıları" olarak bilinen konformizme, normlara itaate ve prestijli bireylerin taklit edilmesine vurgu yapmaktadır. Sperber (1996) gibi diğerleri ise kültürel evrimde bilişsel sistemlerimizin (" cezbediciler" olarak adlandırılır) önemini vurgulamıştır: Bazı kültürel varyantlar bilişsel sistemlerimize uydukları için yayılmışlardır. Örneğin, et tabuları yayılmıştır çünkü et tiksinti tepkimizin evrimleşmiş bir tetikleyicisidir (Fessler ve Navarrete 2003). Boyd ve Richerson cezbedicilerin önemini inkar etmeseler de, bunlara çok az dikkat etmektedirler. Her iki önyargı türünün farklı alanlardaki göreceli önemi oldukça önemli bir ampirik konudur (bkz. Henrich ve Boyd 2002).


- Boyd ve Richerson'ın kültürel aktarım teorisi çarpıcı bir şekilde alan genelinde geçerlidir. Teknolojilerin ve belki de sosyal normların yayılmasını açıklamak için uygun görünmektedir. Ancak, tüm alanlarda iyi bir iş çıkarıp çıkarmadığı belirsizdir. Örneğin, geleneksel matematik bilgimizin kültürel evrimini açıklayıp açıklayamayacağı belirsizdir. Kültürel aktarım farklı alanlarda farklı biçimler alabilir. Bu konuda karar vermek için daha fazla ampirik çalışmaya ihtiyaç vardır (bazı öneriler için bkz. McElreath 2004).

- Kültürün evrimsel sonuçları, kültürü diğer fenotipik esneklik türlerinden (bireysel öğrenme vb.) ayırır. Boyd ve Richerson bu kadarını söylemese de, kültürün evrimin gidişatını şekillendiren tek esneklik türü olduğuna inanıyor gibi görünmektedirler. Aksine, Evrimsel gelişim biyolojisi savunucuları bunun tüm esneklik türleri için geçerli olduğunu iddia etmektedir. Eğer evrimsel gelişim biyolojisi doğruysa, gen-kültür ortak evrimi daha genel bir olgunun özel bir durumu olabilir.


Kısaca sonuçlandırmak gerekirse, antropoloji, psikoloji ve evrim teorisi gibi birkaç disipline ilgi duyan felsefeciler bu yoğun makale derlemesini okuyarak fazlasıyla ödüllendirileceklerdir. Diğer iki kitaplarıyla (1985, 2004) birlikte bu derleme, sosyal bilimler alanında önemli bir dönüm noktasıdır.


Kaynaklar


Boyd, R., and Richerson, P. J. 1985. Culture and the Evolutionary Process. Chicago: University of Chicago Press.

Downes, S. 1992. The importance of models in theorizing: A deflationary semantic

view. In D. Hull, M. Forbes and K. Okruhlik (Eds.), PSA 1992, Vol. 1. East

Lansing: Philosophy of Science Association.

Fessler, D. M. T., and Navarrete, C. D. 2003. Meat is good to taboo: Dietary proscriptions as a product of the interaction of psychological mechanisms and processes. Journal of Cognition and Culture, 3(1), 1-40.

Henrich, J. 2004. Demography and cultural evolution: Why adaptive cultural processes produced maladaptive losses in Tasmania. American Antiquity, 69(2), 197-211.

Henrich, J., and Boyd, R. 2002. On modeling cognition and culture: Why replicators are not necessary for cultural evolution. Journal of Cognition and Culture, 2(2), 87-112.

Kameda, T., and Nakanishi, D. 2002. Cost-benefit analysis of social/cultural learning in a non-stationary uncertain environment: An evolutionary simulation and an experiment with human subjects. Evolution and Human Behavior, 23, 373-393.

Machery, E., and Faucher, L. Forthcoming. Social construction and the concept of race. Philosophy of Science.

McElreath, R. 2004. Social learning and the maintenance of cultural variation: An evolutionary model and data from East Africa. American Anthropologist, 106(2),308-321.

Nisbett, R. E., Peng, K., Choi, I., and Norenzayan, A. 2001. Culture and systems of thought: Holistic vs. analytic cognition. Psychological Review, 108, 291-310.

Baum, W. M., Richerson, P. J., Efferson, C. M., and Paciotti, B. M. 2004. Cultural evolution in laboratory microsocieties including tradition of rule giving and rule following. Evolution and Human behavior, 25, 305-326.

Richerson, P. J., and Boyd, R. 2004. Not By Genes Alone: How Culture Transformed Human Evolution. Chicago: University of Chicago Press.

Sperber, D. 1996. Explaining Culture: A Naturalistic Approach. Oxford: Blackwell.


Not: Pittsburgh Üniversitesi felsefe bölümünde öğretim üyeliği yapan Edouard Machery tarafından yapılan bu değerlendirme www.ndpr.nd.edu adlı siteden alınmış ve www.felsefearenasi.com.tr editörleri tarafından Türkçeye çevrilmiştir:

https://ndpr.nd.edu/reviews/the-origin-and-evolution-of-cultures/



98 görüntüleme

Comments


bottom of page