top of page

Her Şeyi Oyuna Çeviren Adam: John von Neumann kendine özgü bir manyaktı

Christopher Nolan'ın yazın gişe rekorları kıran filmi Oppenheimer'ın bir sahnesinde, atom bombası Los Alamos'ta test edildikten ve "Little Boy" ile "Fat Man" sevkiyat için yüklendikten sonra, Robert Oppenheimer bir askeri bürokrata bombaların en fazla hasarı verecek şekilde en iyi hangi yükseklikten atılabileceğini anlatmaya çalışır ve askeri bürokrat da ona "Buradan sonrasını biz hallederiz" diye cevap verir.


Eğer subayın ima ettiği şey atom çağının artık bilim adamlarının değil işin pratiğini yapanların elinde olduğuysa, yanılıyordu. Bilim adamları bombanın test edilmesinden önce de sonra da işin içindeydi. Daha açık bir ifadeyle, bilimsel dehalar işin içindeydi. Ve orduya bombaların atılacağı yükseklik konusunda danışmanlık yapan kişi, Şilili yazar Benjamin Labatut'un yeni romanı The MANIAC'ın konusu olan John von Neumann'dı. Her ne kadar von Neumann tuhaf bir tür manyak olsa da, başlık yerinde: gerçeklikle bağını koparmış bir tür değil, tamamen onun pençesinde olan bir tür. (Roman ismini von Neumann tarafından 1950'lerde geliştirilen ilk bilgisayar olan Matematiksel Çözümleyici Sayısal Bütünleştirici ve Otomatik Bilgisayar'dan alıyor).


Labatut von Neumann'ı "yirminci yüzyılın en zeki insanı" olarak adlandırıyor ve biyografik gerçekler de bunu doğruluyor. Harika bir çocuk olan von Neumann, aynı anda hem kimya mühendisliği diploması (Macar bir soylu olan babası pratik bir şeyler öğrenmesini istemişti) hem de matematik doktorası aldı. Yirmi iki yaşına geldiğinde profesör olmuştu bile. Şubat 1957'de elli üç yaşında öldüğünde, matematikte ve matematiğe yakın birçok alanda (hesaplama, kuantum mekaniği, ekonomi teorisi) devrim yaratmıştı.


MANIAC'ın bölümleri, von Neumann'la çeşitli şekillerde ilişkisi olan kişilerin bakış açılarıyla anlatılıyor: meslektaşları ve mesleki rakipleri (diğerlerinin yanı sıra Eugene Wigner ve Richard Feynman), karısı Klára (kendi başına bir matematik dehası) ve kızı Marina. Aile bölümleri en açıklayıcı olanlarıdır ve bize von Neumann'ın mitleştirilmiş tavırlarından arındırılmış net bir resmini verir. Klára, yirminci yüzyılın en zeki insanı için "Bu kadar aptal bir adamın bu kadar zeki olabilmesi bir mucize" diyor.


Von Neumann'ın hayatı, onun entelektüel kalibresindeki pek çok kişinin başına gelen delilikle sona erdi. Paranoya yüzünden kendini aç bırakan Kurt Gödel ve "imkânsız olması gereken bir şeyi, sonsuzluğu genişletmeyi, başardıktan sonra bir sanatoryumda ölen Rus matematikçi Georg Cantor" gibi delirmiş diğer dahilerin kaderlerine kısaca değinen MANIAC'ta delilik sık sık tekrarlanan bir temadır. Yine de von Neumann, dehanın "korkunç kıyısında" duran diğerleri gibi çıldırmış değildi; onların delilik biçimleri ruhlarını tüketmişti ama onunki dünyadan besleniyordu. İnsan ilişkileri de dahil olmak üzere her şeyi matematikselleştirmek istiyordu. Dinin yerine teknolojiyi koymak, daha doğrusu dini bağlılığı teknolojiye aktarmak istiyordu. Sovyetler Birliği'ne hidrojen bombası atmak istiyordu. Bunun mantıklı bir hareket olduğunu söylüyordu. Ona göre tek mantıklı hareket buydu. Aksi takdirde, Sovyetler kendi hidrojen bombalarını yapabilirlerdi. Sonra da üstümüze atabilirlerdi.


Von Neumann mantık ve rasyonaliteyi fetiş haline getirmişti, ancak başkaları onun vardığı sonuçlara katılmadığında (örneğin hidrojen bombasının önleyici olarak atılması ya da tüm insan ilişkilerinin bir oyun teorisi hesabına tabi tutulması gibi), mantık ve rasyonaliteye sırtını dönebiliyordu. Onun sorunu çok rasyonel olması değil, hepimiz gibi, irrasyonel dürtüler yerine rasyonel hesaplamaların sonucu olduğunu iddia ettiği başka faktörlerin, başka düşüncelerin etkisinde kalmasıydı. Özellikle aile bölümlerinde, von Neumann'ı Albert Einstein'ın alaycı bir şekilde adlandırdığı gibi "matematiksel silah" olarak değil (von Neumann bu sıfatı sevmesine rağmen), kabul edilmemiş duyguları, dürtüleri ve takıntıları olan bir adam olarak görüyoruz. Bu adam Sovyetler Birliği'ne hidrojen bombası atmayı mantıklı olduğu için değil, hem egosunu hem de politikasını tatmin edeceği için istiyordu. Klára'nın deyimiyle von Neumann için hayat bir oyundu ve bu oyunu çılgınca kazanmaya çalışıyordu. Evlilik anlaşmazlıkları onun için müzakere değil tartışmaydı, amaç çözüm değil puan toplamaktı. Ölüm döşeğindeyken, lütfa inandığı için değil, ölümden korktuğu için Katolikliğe geçti. Komünizm karşıtlığı gibi, ölüm korkusu da rasyonel bir duygu olabilirdi. Ancak önleyici soykırım arzusunda olduğu gibi, kişisel ölümsüzlük arzusu da rasyonel olmaktan çok uzaktı.


Yaş ve beraberinde getirdikleri (evlilik, çocuklar, olgunlaşan arkadaşlıklar) ile birlikte insan genellikle olayların mantıklı tarafının sadece işin bir yönü olduğunu fark eder. Kişi daha yüksek bir bilgeliğe tamamen mantığa yaslanarak değil, mantığı ve nedenleri duygusal bağlılıklar, sadakatler ve en azından bir nebze kendinden şüphe duyma gibi diğer hususlarla dengeleyerek ulaşılabileceğini keşfeder. Kişi tartışmayı kazanabileceğini ama karşısındaki insanı kaybedebileceğini öğrenir. MANIAC, von Neumann'ın hayatla ilgili bu hayati gerçeği hiçbir zaman öğrenemediği izlenimini bırakıyor. Klára, "Belirsizlikten, beceriksizlikten ya da kendine değer vermemekten hiçbir şey anlamıyordu," diyor, "çünkü o her zaman herkesten çok daha iyi, çok daha zekiydi."


MANIAC ilginç bir şekilde, dünyanın en iyi GO oyuncularının bir bilgisayar programına (von Neumann'ın hesaplama çalışmalarının mümkün kıldığı bir program) karşı yarıştığı yüz sayfa ile sona eriyor. Bu sayfalar kitabın açık ara en zayıf sayfaları olsa da, ilk başta göründükleri kadar anlamsız ya da geçiştirilmiş değiller. Verdikleri mesaj, eğer nükleer cehennem bizi ele geçiremezse, dijital oyunun bizi ele geçirebileceği; tercihlerimiz ne olursa olsun, teknolojinin tanrımız olabileceği ya da çoktan tanrımız olmuş olabileceğidir.


Not: Mark Dunbar’a ait bu yazı, https://hedgehogreview.com/ adlı siteden alınmış ve www.felsefearenasi.com.tr editörleri tarafından Türkçeye çevrilmiştir:

https://hedgehogreview.com/web-features/thr/posts/the-man-for-whom-everything-was-a-game?fbclid=IwAR1CjFeu0aGLuUbclmsHNO1loPhhpWznb3dxOV8p1cGvCfSyhzHihTprVHM

16 görüntüleme

Comments


bottom of page