top of page
Yazarın fotoğrafıFelsefe Arenası

Bonhoeffer'in "aptallık teorisi"

Bonhoeffer'in "aptallık teorisi": Aptal insanlardan, kötü insanlardan korktuğumuzdan daha fazla korkmalıyız


Bir internet atasözü şöyle der: "Bir aptalla tartışmak, bir güvercinle satranç oynamaya benzer - taşları devirir, tahtaya pisler ve zafer kazanmak için sürüsüne geri uçar." Komik ve zekice. Aynı zamanda derinden, iç karartıcı bir şekilde endişe verici. Asla söylemesek de, hepimizin hayatında biraz aptal olduğunu düşündüğümüz insanlar vardır - her konuda değil ama bazı konularda kesinlikle.


Çoğu zaman buna gülüp geçiyoruz. Ne de olsa aptallık oldukça komik olabiliyor. Bir arkadaşım geçenlerde grubumuza Hitler'in soyadının ne olduğunu sorduğunda gülmüştük. Kardeşim ren geyiklerinin gerçek hayvanlar olduğunu daha geçen ay öğrendi - işte bu komikti. Bir insanın cehaletiyle ilgili şakalar yapmak hayatın gündelik bir parçasıdır.


Yine de aptallığın karanlık bir tarafı vardır. İlahiyatçı ve filozof Dietrich Bonhoeffer'e göre aptal insan çoğu zaman kötü olandan daha tehlikelidir.


İçimizdeki düşman


Çizgi romanlarda ve aksiyon filmlerinde kötü adamın kim olduğunu biliriz. Koyu renk kıyafetler giyerler, durduk yere adam öldürürler ve şeytani planları için çılgınca kahkahalar atarlar. Hayatta da bariz kötü adamlarımız vardır - insan haklarını ihlal eden diktatörler ya da seri katiller ve vahşi suçlular. Bu insanlar ne kadar kötü olsalar da, bilindikleri için en büyük tehdit değildirler. Bir şeyin kötülüğü bir kez bilindiğinde, dünyanın iyileri ona karşı savaşmak ve direnmek için bir araya gelebilir. Bonhoeffer'in dediği gibi, "Kötülüğe karşı çıkılabilir; kötülük ifşa edilebilir ve gerekirse güç kullanılarak engellenebilir. Kötülük her zaman kendi yıkımının mikroplarını içinde taşır."


Aptallık ise tamamen farklı bir sorundur. İki nedenden ötürü aptallıkla bu kadar kolay mücadele edemeyiz. Birincisi, kolektif olarak ona karşı çok daha hoşgörülüyüz. Kötülüğün aksine, aptallık çoğumuzun ciddiye aldığı bir ahlaksızlık değildir. Başkalarını cahillikle suçlamıyoruz. Bir şeyleri bilmedikleri için insanlara bağırıp çağırmayız. İkincisi, aptal insan kaygan bir rakiptir. Tartışmayla yenilmez ya da mantığa açık olmazlar. Dahası, aptal kişi sırtını duvara dayadığında - çürütülemeyecek gerçeklerle karşı karşıya kaldığında - patlar ve saldırır. Bonhoeffer bunu şöyle ifade eder:


"Burada ne protestolar ne de güç kullanımı bir işe yarar; nedenler kulak ardı edilir; kişinin önyargılarıyla çelişen gerçeklere inanması gerekmez - böyle anlarda aptal kişi eleştirel bile olur - ve gerçekler çürütülemez olduğunda, önemsiz, tesadüfi olarak bir kenara itilirler. Bütün bunlarda aptal kişi, kötü niyetli kişinin aksine, tamamen kendinden memnundur ve kolayca sinirlenip saldırıya geçerek tehlikeli hale gelir."


Büyük güçle birlikte büyük aptallık gelir

Aptallık, tıpkı kötülük gibi, güç sahibi olmadığı sürece bir tehdit değildir. Zararsız olduklarında bazı şeylere güleriz - kardeşimin ren geyikleri hakkındaki cehaleti gibi. Bu bana acı vermeyecek. Bu nedenle komik.


Ancak aptallıkla ilgili sorun, genellikle güçle el ele gitmesidir. Bonhoeffer şöyle yazıyor: "Daha yakından incelendiğinde, ister siyasi ister dini nitelikte olsun, kamusal alandaki her büyük güç artışının insanlığın büyük bir kısmına aptallık bulaştırdığı açıkça görülür."


Bu iki şekilde işler. Birincisi, aptallığın sizi makam ya da yetki sahibi olmaktan alıkoymamasıdır. Tarih ve siyaset, aptalların zirveye yükseldiği (ve akıllıların dışlandığı ya da öldürüldüğü) örneklerle doludur. İkinci olarak, iktidarın doğası, insanların akılcı düşünce için gerekli olan bazı yetilerden - bağımsız olma, eleştirel düşünme ve derin düşünme gibi yetilerden - vazgeçmelerini gerektirir.


Bonhoeffer'in argümanına göre, bir kişi ne kadar müesses nizamın bir parçası haline gelirse, o kadar az birey olur. Karizmatik, heyecan verici, zeki ve mantıklı politikalar üreten bir yabancı, göreve geldiği anda ahmaklaşır. Sanki "sloganlar, sloganik sözler ve benzerleri... onu ele geçirmiş gibidir. Bir büyünün etkisi altında, körleşmiş, kötüye kullanılmış ve kendi varlığında istismar edilmiştir."


Güç insanları otomatlara dönüştürür. Zeki, eleştirel düşünenlerin artık okumaları gereken bir senaryo vardır. Beyinleri yerine gülümsemeleriyle meşgul olurlar. İnsanlar bir siyasi partiye katıldıklarında, görünüşe bakılırsa çoğu kişi enine boyuna düşünmek yerine partinin peşinden gitmeyi tercih ediyor. Güç, bir insanın zekâsını tüketir ve onu hareketli bir mankene benzetir.


Aptallık teorisi


O halde Bonhoeffer'in argümanı, aptallığın kötülükten daha kötü olarak görülmesi gerektiğidir. Aptallığın hayatlarımıza zarar verme potansiyeli çok daha yüksektir. Güçlü bir aptal, Makyavelist entrikacılardan oluşan bir çeteden daha fazla zarar verebilir. Kötülüğün ne zaman var olduğunu biliriz ve onun gücünü ortadan kaldırabiliriz. Yozlaşmış, baskıcı ve sadist olana karşı nerede duracağımızı biliriz. Nasıl tavır alınacağını bilirsiniz.


Ama aptallığı ortadan kaldırmak çok daha zordur. İşte bu yüzden tehlikeli bir silahtır: Kötü insanlar iktidarı ele geçirmekte zorlandıkları için, işlerini yapacak aptal insanlara ihtiyaç duyarlar. Bir tarladaki koyunlar gibi, aptal bir insan yönlendirilebilir, güdülebilir ve her türlü şeyi yapması için manipüle edilebilir. Kötülük bir kukla ustasıdır ve ister halkın içinde ister iktidar koridorlarında olsun, kendisine olanak sağlayan akılsız kuklalar kadar sevdiği başka bir şey yoktur.


Bonhoeffer'den almamız gereken ders, yakın çevremizdeyken bu aptalca ve saçma anlara gülmektir. Ancak, aptallık hüküm sürdüğünde öfkelenmeli ve korkmalıyız.



Not: Jonny Thomson’ın kaleme aldığı bu yazı, https://bigthink.com/thinking adlı siteden alınmış ve www.felsefearenasi.com.tr editörleri tarafından Türkçeye çevrilmiştir:

https://bigthink.com/thinking/bonhoeffers-theory-stupidity-evil/

83 görüntüleme

Comments


bottom of page