top of page

Arkadaşlık Neden Sanat Gibidir?


Arkadaş edinmek sizin için iyidir, bilim bunu doğruluyor, ancak tüm arkadaşlıklar kesin olarak iyi değildir. Dengesiz, birbirine bağımlı, yıkıcı ve dışlayıcı olabilirler. "Frenemies" (Dostdüşman anlamına gelen yaratılmış bir kelime) bir dönem moda bir kelimeydi, ancak birbirlerini gerçekten önemseyen arkadaşlar bile birbirlerine zarar verebilir.


Yine de Aristo'nun yazdığı gibi, " kimse dostları olmadan yaşamayı seçmez, tüm diğer nimetlere sahip olsa bile". Aristoteles'e göre gerçek dostluk bir erdemdir ve dünyada iyilik için kusursuz bir güçtür. Princeton Üniversitesi'nde sosyal bilimler profesörü olan Alexander Nehamas, yeni kitabı Arkadaşlık Üzerine'de bu fikri sorguluyor. Nehamas'a göre dostluk ahlakla ilgili değildir ve biz ona her zaman iyi olduğu için değil, güzel olduğu için değer veririz.


Nehamas ile dostluğun felsefesi, diğer sevgi türleriyle karşılaştırılması ve kendisinin de yazdığı gibi neden "Hem sanatı hem de dostlarımızı aynı şekilde severiz" üzerine konuştuk. Aşağıda konuşmamızın düzenlenmiş ve kısaltılmış bir metni yer alıyor




Julie Beck: Belki de Aristoteles ile başlamalıyız. Arkadaşlığı üç farklı türe ayırmıştı, değil mi?


Alexander Nehamas: Yani Yunancada philia olan şeyi üçe ayırdı. Ama benim savunduğum şey, bu üç çeşit philia'dan sadece birinin arkadaşlığı andırdığı.


Beck: Eğer philia arkadaşlığa eşit değilse, o zaman ne olduğunu söylersiniz?


Nehamas: Bunun için tek bir kelime bulmak çok zor. Genel olarak diğer insanlarla kurduğumuz ilişki türüdür. Bizimle bir şekilde ilgili olan insanlarla. Örneğin philia Yunanlılar için şehir devletinin ötesine geçmez.


Beck: Üç türün ne olduğunu hızlıca özetleyebilir misiniz?


Nehamas: Philia'nın ilk iki alt türü, insanların ilişkiden bir miktar zevk almasına ve insanların ilişkiden bir miktar kazanç veya çıkar elde etmesine bağlı olan ilişkilerdir. Bir araya gelmemizden herhangi bir zevk almadığımda veya herhangi bir kazanç elde etmediğimde, bu ilişkiler hemen ortadan kalkar. Üçüncü tür philia, insanların birbirlerini çıkar ya da zevk için değil, karakterleri için - onun deyimiyle erdemleri için - sevmeleridir. Ve bu tür dostluk hiç bitmez.

Beck: Birbirinizi seviyorsunuz çünkü ikiniz de iyi insanlarsınız ve bu da arkadaşlığı bir tür ahlaki, erdemli ve saf hale getiriyor.

Nehamas: İşte bu noktada karşınızdaki kişiyi ondan elde edebileceğiniz bir şey için değil, sadece kendisi için seviyorsunuz. Bu büyük bir farktır.


Beck: Ama siz bu anlayışı sevmiyorsunuz, değil mi? Modern arkadaşlığı tanımlamak için?


Nehamas: Evet, kitaptaki en önemli tezlerden biri arkadaşlığın ahlaki bir erdem olmadığı.


Beck: Bu anlayışın nesi yanlış?


Nehamas: En önemli nokta, ahlakın tarafsız ve evrensel olması gerektiğidir. Başka bir deyişle, insanların temelde birbirine benzediği varsayılır. Dolayısıyla eğer temelde birbirimize benziyorsak, size karşı belirli bir şekilde davranıyorsam, diğer herkese karşı da aynı şekilde davranmalıyım. Çünkü herkese eşit davranmalıyım. Ahlaklı olmak budur. "Ondan hoşlanıyorum ve onun için bunu yapacağım ama başka biri için bunu yapmayacağım" demek ahlaki bir ifade ya da ahlaki bir duruş olmaz.

Beck: Aristoteles'inki değilse, dostluğu kavramanın daha iyi bir yolunun ne olduğunu söylersiniz?


Nehamas: Ahlakın aksine, dostluk kesinlikle kısmi ve tercihli bir değer türüdür. Başka bir deyişle, arkadaşlarıma diğer herkese davrandığımdan farklı davranmam esastır. Sizin için iyilik yapacağım ve başkası için kesinlikle yapmak zorunda hissetmeyeceğim şekilde size yardım edeceğim. Ve bu, herkese aynı şekilde davranmanız gerektiğini söyleyen ahlak anlayışımıza uymuyor.


Beck: Bu bana şunu hatırlattı; arkadaşlık kavramının Hıristiyanların sevgi hakkındaki düşünceleriyle çeliştiğinden de bahsetmiştiniz. Bunu açıklayabilir misiniz?

Nehamas: Daha önce Yunanlılar için, en azından Aristoteles için, philia'nın şehir devletinin sınırlarının ötesine geçmediğini söylediğimi hatırlıyor musunuz? Diğer şehirlerden gelen insanlar için gerçekten philia'nız yok, onlarla bir ilişkiniz yok. Orada durur. Bu evrensel bir ilişki değildir. Ama Hıristiyan sevgisi, caritas ya da agape, herkese hitap etmelidir. Çünkü neden? Hepimiz Tanrı'nın çocuklarıyız. Ve bu açıdan hepimiz aynıyız. Bu yüzden herkesi sevmeliyim. Ama bu arkadaşlık konusunda ciddi bir sorun yaratır, çünkü herkesi aynı şekilde sevmem gerekiyorsa, arkadaşlarımı nasıl herkesten daha çok sevebilirim? Buradaki zorluğu görüyor musunuz?

Beck: Bunlar bir arada var olamaz mı?

Nehamas: Eğer ikisi de sevgiyse, bir arada var olamazlar çünkü biri sadece bazı insanları sevip diğerlerini sevmemektir, diğeri ise herkesi sevmektir. Tabii farklı türden sevgiler değillerse.

Hıristiyanlık arkadaşlığı sevmez, özellikle de her türlü özel ilişkinin şüpheli ve tehlikeli olacağı manastır hayatını düşündüğünüzde.

Beck: Bunun C.S. Lewis'in kitabında yazıldığını biliyorum. Sevgilerden biri arkadaşlık sevgisi, diğeri de agape sevgisi (karşılık, menfaat ya da herhangi bir cinsel dürtü gözetmeyen sevgi.”) . Benim agape sevgisi hakkındaki sınırlı anlayışım, bunun uğruna çabalanacak bir ideal olduğu, ancak insanların her zaman yapabilecekleri bir şey olmadığı yönünde. Yani arkadaşlarınızı yine de böyle sevemez misiniz ve bu ulaşılamaz türden bir değer için pratik yapmak anlamına gelmez mi?

Nehamas: Hayır, hayır, olamaz çünkü diğer insanlara duyduğumuz sevgi onlara özgürce verdiğimiz bir sevgidir, sevdiğimiz belirli özelliklere sahip oldukları için değil. Bir arkadaşım olduğunda, "Arkadaşını neden seviyorsun?" diye sorarsınız. Ben de "Çünkü arkadaşım benim için şunu yapıyor, bunu yapıyor" derim. Ama Hıristiyan sevgisinden bahsediyorsanız, "Bu insanlar ne yaptı ya da neye benziyorlar ki sevginizi kazanıyorlar?" diyemezsiniz. Yaptıkları hiçbir şey yoktur; sadece onlar Tanrı'nın çocuklarıdır.

Beck: Yani ikisine birden sahip olamayacağınızı mı düşünüyorsunuz?


Nehamas: Çok az Hıristiyan düşünür böyle düşünüyor. Örneğin Aziz Augustine, arkadaş edinmenin putperestlik olduğunu çünkü arkadaşlarınızı kendileri oldukları için sevdiğinizi ve bunun sadece Tanrı'nın kendisi için sevilebileceği gerçeğiyle çeliştiğini düşünüyor.

Dostluğu gerçekten seven tek bir kişi vardır, o da Rievaulx'lu Aelred adında bir adamdır. Bir keşişti. Ve söylediği harika bir şey vardı; bence duyduğum en dokunaklı şeylerden biriydi. Diyor ki, bakın, insanlar düşmeden önce, Hıristiyanların inandığı gibi, herkes iyiydi. Yani o noktada dostluk ve agape aynı şeydi: Herkesi iyi oldukları için seviyorsunuz ve herkesi Tanrı'nın çocukları oldukları için seviyorsunuz. Düştükten sonra bazı insanlar kötü, bazı insanlar iyi oldu. Sonra, diye devam ediyor, biz iyi insanlar dünyadaki iyi insanlar için dostluğa ve diğer herkes için sevgiye ya da agape'ye sahibiz. Ve öldüğümüzde ve cennete gittiğimizde, hepimiz yeniden iyi olacağız ve bu nedenle sevgi ve dostluk yeniden uzlaşacak. Ve böylece dostluğun cennetin bir beklentisi olduğunu söylüyor. Bence bu çok güzel.


Dine karşı bir dereceye kadar isyan eden Aydınlanma'da hepimizin Tanrı'nın çocukları olduğumuz için aynı olduğumuz fikri, rasyonel olduğumuz için hepimizin aynı olduğu fikrine dönüşür. Böylece daha önce sevgi olan şey, Aydınlanma'da ahlaki saygıya dönüşür. Yani herkes ne yaparsa yapsın sırf rasyonel insanlar oldukları için bunu hak ediyor. Seküler ahlak çok büyük ölçüde Hıristiyan sevgisinin sekülerleşmesidir. Benim söylemek istediğim de bu.


Beck: Tamam, hepsi birbirine bağlı çünkü hem Hıristiyan sevgisi hem de daha önce bahsettiğiniz gibi ahlak, bu iki evrensel şey de dostlukla uyumlu değil.


Nehamas: Aynen öyle. Bunun ahlaki olmamasının başka nedenleri de var. Örneğin, gerçekten iyi bir arkadaş olabilir ve bu süreçte arkadaşınızı yok edebilirsiniz. Ahlaki davranarak kimseye zarar veremem, oysa arkadaşlıkta size zarar verebilirim ve yine de iyi bir arkadaş olabilirim, [kitapta] Thelma ve Louise filminden bahsederek göstermeye çalıştığım gibi, biliyor musunuz bilmiyorum.


Beck: İzlemedim ama aşinayım.


Nehamas: Orada korkunç bir olay yaşayan iki kadın var - biri diğer kadına tecavüz etmeye çalışan bir adamı vuruyor ve sonra kanun kaçağı oluyorlar. Meksika'ya gidiyorlar çünkü yakalanmak istemiyorlar ve bu arada bir dükkânı soymak ya da bir polisi arabasının bagajına kapatmak gibi birçok kötü şey yapıyorlar. Bu süreçte gerçek dost oluyorlar. Ancak dostlukları, genel olarak ahlaka aykırı olduğunu düşündüğümüz eylemlere bağlıdır. Yine de filmin sonunda, Büyük Kanyon'un kenarından geçtiklerinde, takdire şayan hale gelirler. Onlar, ahlak dışı yollara bağlı olsa da gurur duyabilecekleri bir şey haline gelmiş insanlardır.

Beck: Gerçekten ilginç bulduğum şeylerden biri de arkadaşlığın tamamen iyi niyetle ilgili olduğu, arkadaşlarımızla ilgili olarak gerçekte ne yaptığımızın iyi niyetli olmamız kadar önemli olmadığı fikriydi. Arkadaşınıza birinin arkasından kötü konuştuğunu söylemeniz gerekip gerekmediği örneğini veriyorsunuz ve kararınızın arkasında onun iyiliğini düşündüğünüz sürece söylemeye karar verip vermemeniz önemli değil.


Nehamas: Arkadaşlığın karakteristiği olan bir davranış yoktur. Arkadaşlar birlikte her şeyi yapabilir, hatta kavga edebilir, hatta bazen birbirlerini öldürebilirler. İki kişinin bunu yaptığını gördüğünüzde "Arkadaş oldukları için yapıyor olmalılar" diyeceğiniz bir şey yoktur, çünkü bunu farklı nedenlerle yapıyor olabilirler.


Dostça bir eylem olması için bunu dostluktan dolayı, arkadaşınızın iyiliği için yapmanız gerekir. Yani sizi hastanede ziyarete gidebilirim ve bunu bir yükümlülüğüm olduğu için ya da sizden bir şey almak istediğim için yapabilirim ya da arkadaşınız olduğum için yapabilirim. Her üç durumda da eylem aynı olacaktır. Arkadaşlığın bulunduğu yer, davranışınızın içeriğinden ziyade güdülerinde, niyetlerindedir.


Beck: Bazen arkadaşlar kötü tohumlardır. İyi bir şey yapmaya çalışıyor olsalar bile üzerinizde olumsuz bir etki bırakabilirler. Dergilerde yazıldığı gibi, eğer bir arkadaşlık zehirli ise, o zaman aslında arkadaşlık değil midir? Başka bir şey mi? Yoksa biz de hata yapabilen insanlarız ve ilişkiler bazen böyle mi gidiyor?


Nehamas: Ben ikincisini düşünüyorum. Bence arkadaşlar birbirlerine zarar verebilirler ama bu onların arkadaş olmalarını engellemez. Günümüz toplumunda ve özellikle felsefede bir başka büyük sorun da "değer" kavramını ahlaki ve siyasi değerlerle bir tutmamızdır. Bu değerler, daha önce de söylediğim gibi, herkesin bir şekilde benzer olduğunu varsaymamıza dayanır.


Ancak benzerliklerimize bağlı olmayan başka değerler de vardır. Aksine, bunlar farklılıklarımıza bağlıdır. Örneğin güzellik böyle bir değerdir. Bir şey etrafındaki diğer her şeyden farklıysa, öne çıkıyorsa, diğer şeylerin yapmadığı bir şeyi yapıyorsa güzeldir. Arkadaşlık da böyle bir değerdir. Ve ahlaka ait olmayan ve bazen ahlakla bağdaşmayan değerler ailesi de vardır. Çok güzel bir sanat eseri içerik olarak oldukça ahlaksız olabilir. Bu da dünyada iki farklı türde değer olması gerektiğini göstermektedir. Yine de insanlar güzellik, dostluk, karakter, üslup gibi değerleri yeniden yorumlayarak ahlaki hale getirmeye çalışıyor. Ve ben bunu yapmakla hiç ilgilenmiyorum. Aksine "Bakın, dünyada indirgenemez iki tür değer var ve biz bunlardan birini unuttuk" demek istiyorum.


Beck: Arkadaşların seni olduğun gibi seviyor, değil mi? Ama çoğumuz farklı arkadaşlarımızın yanında farklı insanlar oluyoruz. Yani bu sadece insanların çokluk içermesi ve belirli insanların yanında belirli özellikleri daha fazla sergilemesi meselesi mi yoksa arkadaşlarımızın o ilişkide kim olduğumuzu nasıl şekillendirdiği hakkında başka bir şey mi söylüyor?

Nehamas: Bence ikisi de var. Bunun bir kısmı, birçok özelliğe sahip olmamız ve her ilişkimizde bunların hepsini kullanmamamızdır, çünkü insanlar farklıdır. Yani eğer arkadaşsak, size arkadaşım Tom'a davrandığım gibi davranamam. Bazı benzer şeyleri yaparım ama seninle onunla yaptığım türden tartışmalar yapmam. Öte yandan, her bir arkadaşımız bizi oldukça farklı yönlere iter. Yani arkadaşlık bizi bir bakıma daha karmaşık hale getirir.


Beck: Sanat ve edebiyatta arkadaşlığın diğer ilişki türlerine, aile ve romantik ilişkilere göre geri planda kaldığından da bahsediyorsunuz. Sizce bunun sebebi nedir? Eğer bu kadar ilginç ve karmaşıksa.


Nehamas: Neden öyle? Bu gerçekten zor bir soru, özellikle de gerçek bir tarihçi olmayan biri için. Dostluk resimde tasvir edilemiyor olabilir [örneğin], çünkü bir resim size sadece davranışları gösterebilir ve bir resimden bunun bir dostluk resmi olup olmadığını anlayamazsınız. Dolayısıyla, bazı sanatların yapısal özellikleri onları dostluğu temsil etmek için uygunsuz kılıyor. Ama bence dostluğun dramada, tiyatroda, filmlerde ve televizyonda iyi temsil edildiğini kesinlikle görebilirsiniz. Çünkü onlar olayları sadece edebiyatta olduğu gibi anlatmazlar. Yüz ifadelerini ve bedensel ifadeleri de gösterirler. Tüm bunlar dostça davranışlarla ilgilidir ve bunları örneğin bir romanda göremezsiniz. Ama bunları sahnede ve ekranda görürsünüz.

Beck: Bunu sormamın nedeni bana son zamanlarda arkadaşlık üzerine yapılan sanata artan bir ilgi varmış gibi geliyor. Televizyonda Broad City, Girls, Playing House gibi kadın arkadaşlığına odaklanan bir sürü dizi var. Geçen yılın en çok satan kitabı Değersiz Bir Hayat (A Little Life), bir sürü ödül aldı ve dört arkadaştan oluşan bir gruba odaklanıyordu. Bence Elena Ferrante'nin kitapları da arkadaşlık hakkında. Siz de dostluk hakkında bir kitap yazdınız, dolayısıyla dostlukların iyi temsillerine yönelik artan bir ilgi olduğunu düşünüyor musunuz?


Nehamas: Bence artıyor. Bence insanlar değer verdikleri şeyler için bir gerekçe bulmaya ihtiyaç duyuyorlar. İnsanlar bunu çok ciddi bir şekilde düşünmeye başlıyor, özellikle de bir bakıma insanlardan daha önce olduğumuzdan daha fazla izole olduğumuz için. Bildiğiniz gibi bilgisayarlar, sosyal medya ve diğer şeyler. Arkadaşlık, onu kaybediyor gibi göründüğümüz için, gerçekten önemli hale geliyor. Sanırım arkadaşlık üzerine daha fazla sanatsal yaratım ve felsefi tartışma olmasının nedenlerinden biri de bu. Şöyle düşünün: Sanat ve hayat hakkında her zaman sanki ikisi farklıymış gibi konuşuruz. Ama aslında sanat hayatın bir parçasıdır. Dolayısıyla bunu kendimiz hakkındaki düşüncelerimize genellikle yaptığımızdan çok daha fazla dahil etmeliyiz.


Beck: Sanırım romantik ilişkiler için de geçerli olan, arkadaşlığın temel gizemine odaklanıyorsunuz, yani birini neden sevdiğinizi ifade etme çabaları nihayetinde onu yansıtmakta yetersiz kalıyor. Arkadaşlıkların nedenlerini daraltmak niye bu kadar zor?


Nehamas: Birini sevdiğinizi fark ettiğinizde, ister romantik aşk deyin, ister dostluk deyin, ister bir sanat eserinin güzelliğinin sevgisi deyin, kendinizi bir şeye ya da birine ilgi duyarken bulduğunuzda, sadece halihazırda gördüğünüz özelliklere bağlanmazsınız. Aynı zamanda çok daha önemli ve belirsiz bir şeye de bağlanırsınız. Diyelim ki sizinle bir partide tanıştık ve görünüşünüzden hoşlandım. Böylece size yaklaştım ve sizi biraz tanıdım ve sonunda sizden çok hoşlandım. Sizden sadece sizde fark ettiğim şeyler için değil, aynı zamanda sizde öğrendiğimde beni memnun edecek başka şeyler olduğunu umduğum, düşündüğüm ya da beklediğim için de hoşlanıyorum. Dolayısıyla birini sevdiğimizde ya da güzel bir şey bulduğumuzda geleceğe yönelik bir taahhütte bulunmuş oluruz. Ve geleceğin ne getireceğini bilmediğimizden, birini sevmemiz için tüm nedenleri ortaya koyamayız.


Beck: Bir insan için bunu anlıyorum, ama bir sanat eserini sevmek, onu gelecekte de sevmeye devam edeceğinizi ve gelecekte de onun hayatınızı zenginleştirmeye devam edeceğini ummak mıdır?

Nehamas: Evet. Eserde halihazırda gördüğünüzden daha fazlası olmasını beklersiniz, bu yüzden onunla ilişki kurmaya devam edersiniz - başka ne gibi şeyler olduğunu görmek için okumaya, bakmaya ya da dinlemeye devam edersiniz. Ve onu tüketmediğinizi düşündüğünüz sürece de onu sevmeye devam edersiniz. Biriyle olan ilişkinizin sizi hiçbir şekilde değiştirmeyeceğini hissettiğinizde o ilişki biter.


Not: The Atlantic'te aile bölümünü yöneten kıdemli bir editör ve "Arkadaşlık Dosyaları "nın yapımcısı olan Julie Beck'in yaptığı bu söyleşi www.theatlantic.com adlı siteden alınmış ve www.felsefearenasi.com.tr editörleri tarafından Türkçeye çevrilmiştir:

https://www.theatlantic.com/health/archive/2016/05/why-friendship-is-like-art/481083/n









307 görüntüleme

Comments


bottom of page