top of page

1755 Lizbon depremi: Sosyal ve felsefi çıkarımlar

Güncelleme tarihi: 14 Şub 2023

Büyük Lizbon Depremi olarak da bilinen 1755 Lizbon depremi, 1 Kasım 1755'te sabah 9:40'ta meydana geldi. Tarihteki en yıkıcı ve ölümcül depremlerden biri olan bu olayda 60.000 ila 100.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Depremin ardından gelen tsunami ve yangın, Lizbon'un neredeyse tamamen yıkılmasına neden oldu. Deprem Portekiz'deki siyasi gerilimleri arttırdı ve ülkenin on sekizinci yüzyıldaki sömürgecilik heveslerini derinden sarstı. Deprem, Avrupalı Aydınlanma filozofları tarafından geniş çapta tartışıldı, teodise (ÇN: Teodise, din felsefesinde kötülük ile mutlak iyi olan Tanrı kavramının nasıl bağdaştığını açıklama çabası) ve yücelik felsefesinde önemli gelişmelere ilham kaynağı oldu. Geniş bir alandaki etkileri, bilimsel olarak incelenen ilk deprem olarak modern sismolojinin doğuşuna işaret etmiştir. Jeologlar bugün Lizbon depreminin Richter ölçeğine göre 9 büyüklüğüne yaklaştığını ve merkez üssünün Atlantik Okyanusunun St Vincent Burnunun yaklaşık 200 km (120 mil) batı-güneybatısında olduğunu tahmin etmektedir.


Bu olay modern tarihin en önemli olaylarından biriydi. Tanrı'nın ve yarattıklarının temel iyiliğine olan naif inanç ile Tanrı'nın ve gerçekliğin doğasının temelden sorgulanması arasında bir ayrıma işaret ediyordu. Pek çok kişi, her şeye gücünün yettiğini düşündüğü için, Tanrının kaprisli olması gerektiği sonucuna vardı. Bu görüş gelişmekte olan bir ateizmi besledi.


Deprem


Deprem, Katoliklerin Azizler Günü tatili olan 1 Kasım sabahı meydana gelmiştir. Güncel raporlar depremin üç buçuk ila altı dakika arasında sürdüğünü ve şehir merkezinde beş metre (16 ft) genişliğinde devasa yarıkların ortaya çıkmasına neden olduğunu belirtmektedir. Hayatta kalanlar güvenlik için rıhtımların açık alanlarına koşmuş ve suyun çekilmesiyle kayıp yükler ve eski gemi enkazlarıyla dolu bir deniz tabanının ortaya çıkmasını izlemişlerdir. Depremden yaklaşık kırk dakika sonra muazzam bir tsunami limanı ve şehir merkezini yutarak Tagus nehrine doğru ilerlemiştir. Bunu iki dalga daha takip etmiştir. Tsunamiden etkilenmeyen bölgelerde hızla yangınlar çıkmış ve alevler beş gün boyunca yükselmiştir.


Felaketten etkilenen tek Portekiz şehri Lizbon değildir. Ülkenin güneyinde, özellikle de Algarve'de yıkım had safhadadır. Depremin şok dalgaları Avrupa'da Finlandiya'dan Kuzey Afrika'ya kadar hissedilmiştir. Boyu 20 metreye (66 ft) ulaşan tsunamiler Kuzey Afrika kıyılarını süpürmüş ve Atlantik'te Martinik ve Barbados'u vurmuştur. Üç metrelik (10 fit) bir tsunami güney İngiltere kıyılarını etkilemiştir. İrlanda'nın batı kıyısındaki Galway de vurulmuş ve "İspanyol Kemeri"nin kısmen yıkılmasına neden olmuştur.

Lizbon'un 275.000 kişilik nüfusunun 90.000 kadarı hayatını kaybetmiştir. Fas'ta da 10,000 kişi hayatını kaybetmiştir. Ünlü saraylar ve kütüphanelerin yanı sıra Portekiz'in kendine özgü on altıncı yüzyıl Manueline mimarisinin çoğu örneği de dahil olmak üzere Lizbon'daki binaların yüzde seksen beşi yıkılmıştır. Depremden çok az zarar gören bazı binalar da daha sonra çıkan yangında yok olmuştur. Sadece altı ay önce açılan yeni Opera Binası (Phoenix Operası) yanarak kül olmuştur. Modern Terreiro do Paço meydanında Tagus nehrinin hemen yanında yer alan Kraliyet Ribeira Sarayı deprem ve tsunami tarafından yerle bir edilmiştir. İçinde Titian, Rubens ve Correggio'nun tabloları da dahil olmak üzere yüzlerce sanat eserini barındıran 70.000 ciltlik kraliyet kütüphanesi ortadan kalkmıştır. Kraliyet arşivleri, Vasco da Gama ve diğer ilk denizcilerin keşiflerine ilişkin ayrıntılı tarihi kayıtlarla birlikte kayıplara karışmıştır. Deprem Lizbon Katedrali, São Paulo, Santa Catarina, São Vicente de Fora Bazilikaları ve Misericordia Kilisesi gibi Lizbon'daki önemli kiliselere de zarar vermiştir. Rossio meydanındaki All Saints Kraliyet Hastanesi (o zamanın en büyük devlet hastanesi) yangında kül olmuş ve yüzlerce hasta yanarak ölmüştür. Ulusal kahraman Nuno Álvares Pereira'nın mezarı da kaybolmuştur. Lizbon'u ziyaret edenler, Lizbonlulara yıkımı hatırlatmak için korunan Carmo Manastırı'nın kalıntılarında hala yürüyebilirler.


Birçok hayvanın tehlikeyi sezdiği ve tsunami gelmeden önce yüksek yerlere kaçtığı söylenmektedir. Lizbon depremi Avrupa'da böyle bir olgunun belgelenmiş ilk raporudur.

Deprem Sonrası


Şans eseri kraliyet ailesi bu felaketten yara almadan kurtulmuştur. Portekiz Kralı I. Joseph ve saray erkanı, kralın kızlarından birinin tatili Lizbon'dan uzakta geçirme arzusunu yerine getirerek gün doğumunda ayine katıldıktan sonra şehirden ayrılmıştı. Felaketten sonra I. Joseph'te duvarlar içinde yaşama korkusu baş gösterdi ve saray, o zamanlar Lizbon'un eteklerinde bulunan Ajuda tepelerinde çadır ve çardaklardan oluşan devasa bir komplekse yerleştirildi. Kralın klostrofobisi hiçbir zaman azalmadı ve ancak Joseph'in ölümünden sonra kızı Portekizli 1. Maria, halen eski çadır sarayın olduğu yerde Ajuda Sarayı'nı inşa etmeye başladı.


Kral gibi başbakan Sebastião de Melo (Pombal Markisi) da depremden sağ kurtuldu. " Artık ölüleri gömün ve yaşayanlarla ilgilenin" dediği rivayet edilen başbakan, gelecekteki iktidarını karakterize eden pragmatizmle derhal toparlanma ve yeniden inşa çalışmalarını organize etmeye başladı. Alevleri söndürmek için şehre itfaiyeciler gönderdi ve hastalık yayılmadan önce binlerce cesedin kaldırılması için ekiplere emir verdi. Geleneklere ve Kilise temsilcilerinin isteklerine aykırı olarak, birçok ceset mavnalara yüklendi ve Tagus ağzının ötesinde denize atıldı. Harabeye dönmüş şehirde düzensizliği önlemek ve özellikle de yağmacılığa karşı caydırıcı olmak için şehrin yüksek noktalarına darağaçları inşa edildi ve en az 34 kişi idam edildi. Portekiz Ordusu, güçlü kuvvetli insanların kaçmasını engellemek için şehri kuşattı, böylece yıkıntıları temizlemeleri için onlara baskı yapılabilecekti. İlk krizin üzerinden çok geçmeden başbakan ve kral hızlı bir şekilde mimar ve mühendisleri işe aldı ve bir yıldan kısa bir süre sonra Lizbon enkazdan arındırıldı ve yeniden inşa edilmeye başlandı. Kral yeni ve mükemmel bir şehir kurmak istiyordu. Büyük meydanlar ve doğrusal, geniş caddeler yeni Lizbon'un mottosuydu. O dönemde birisi Pombal Markisi'ne bu kadar geniş caddelere neden ihtiyaç duyulduğunu sormuş. Marki şöyle cevap vermişti: "Bir gün küçük olacaklar." Bugün Lizbon'un kaotik trafiği bu cevabın ileri görüşlülüğünü yansıtmaktadır.


Pombaline binaları dünyanın ilk sismik korumalı yapıları arasında yer almaktadır. Test için küçük ahşap modeller inşa edilmiş ve etraflarında askerler yürütülerek deprem simülasyonu yapılmıştır. Lizbon'un bugün Pombaline Downtown (Baixa Pombalina) olarak bilinen "yeni" şehir merkezi, şehrin ünlü cazibe merkezlerinden biridir. Algarve'deki Vila Real de Santo António gibi diğer Portekiz şehirlerinin bazı bölümleri de Pombaline ilkeleri doğrultusunda yeniden inşa edilmiştir.


Sosyal ve felsefi çıkarımlar


Deprem, şehirler ve binalardan çok daha fazlasını sarstı. Lizbon, kiliseye yapılan yardımlar ve kolonilerdeki misyonerlik geçmişiyle dindar bir Katolik ülkenin başkentiydi. Üstelik felaket bir Katolik bayramında meydana gelmiş ve neredeyse tüm önemli kiliseler yıkılmıştı. On sekizinci yüzyıl teolojisi ve felsefesi için bu felaket Tanrı'nın öfkesinin bir tezahürü olarak göründü ve dini cemaat için açıklaması zor oldu.


Deprem, Avrupa Aydınlanması'nın birçok düşünürünü güçlü bir şekilde etkilemiştir. Başta Voltaire'in Candide ve Poème sur le désastre de Lisbonne (Lizbon Felaketi Üzerine Şiir) adlı eserleri olmak üzere pek çok çağdaş filozof yazılarında depremden bahsetmiş ya da depremi ima etmiştir. Voltaire'in Candide'i, iyiliksever bir tanrı tarafından yakından gözetilen bu dünyanın "mümkün olan dünyaların en iyisi" olduğu düşüncesine saldırır. Lizbon felaketi, bu görüşe iyi bir karşı örnek teşkil etmiştir. Theodor Adorno'nun yazdığı gibi, "Lizbon depremi Voltaire'i Leibniz'in teodisesinden kurtarmaya yetmiştir."[1] Adorno'yu takiben, yirminci yüzyılın sonlarında, 1755 depremi, bazen, Avrupa kültürü ve felsefesi üzerinde dönüştürücü bir etkiye sahip olacak kadar büyük bir felaket olan Holokost ile kıyaslanmıştır. Jean-Jacques Rousseau da depremin ardından yaşanan yıkımdan etkilenmiş ve depremin şiddetinin çok fazla insanın şehirlerde yaşamasından kaynaklandığına inanmıştır. Rousseau depremi, daha doğal bir yaşam tarzı arzusunun bir parçası olarak şehirlere karşı bir argüman olarak kullanmıştır.

Yüce kavramı, 1755'ten önce de var olmakla birlikte, Immanuel Kant tarafından, kısmen Lizbon depremi ve tsunamisinin büyüklüğünü kavrama çabalarının bir sonucu olarak geliştirilmiş ve felsefede daha büyük bir önem kazanmıştır. Kant, Lizbon depremi üzerine üç ayrı metin yayınlamıştır. Depremden etkilenen genç Kant, haber kupürlerinden ulaşabildiği tüm bilgileri toplamış ve bunları depremlerin nedenlerine ilişkin bir teori oluşturmak için kullanmıştır. Kant'ın depremin sıcak gazlarla dolu devasa yeraltı mağaralarının yer değiştirmesi üzerine gerçekleştiğini iddia ettiği teorisi (nihayetinde yanlış olduğu gösterilmiş olsa da), depremleri doğaüstü nedenlerden ziyade doğal nedenlere dayandırarak açıklamaya yönelik ilk sistematik modern girişimlerden biriydi. Walter Benjamin'e göre Kant'ın deprem üzerine yazdığı bu erken dönem kitabı "muhtemelen Almanya'da bilimsel coğrafyanın başlangıcını temsil eder. Ve kesinlikle sismolojinin de başlangıcıdır."

Werner Hamacher, depremin sonuçlarının felsefenin söz dağarcığına kadar uzandığını ve filozofların argümanları için yaygın olan sağlam "zemin" metaforunu sarsıntılı ve belirsiz hale getirdiğini iddia etmiştir: "Avrupa zihnini en hassas dönemlerinden birinde etkileyen Lizbon depreminin yarattığı etki altında, yer ve sarsıntı metaforları görünürdeki arılığını tamamen yitirdi; artık sadece söz sanatları olmaktan çıktılar.""[2] Hamacher, Descartes'ın felsefesinin temel kesinliğinin Lizbon depreminin ardından sarsılmaya başladığını iddia etmektedir. Depremin Portekiz iç siyaseti üzerinde de belirleyici bir etkisi oldu. Başbakan kralın gözdesiydi, ancak aristokrasi onu bir taşra ağasının sonradan görme oğlu olarak hor görüyordu. (Başbakan Sebastião de Melo bugün Pombal Markisi olarak bilinse de, bu unvan ona ancak 1770 yılında, yani depremden on beş yıl sonra verilmiştir). Başbakan da yozlaşmış ve pratik eylemden aciz olduğunu düşündüğü eski soylulardan hoşlanmıyordu. 1 Kasım 1755'ten önce iktidar ve kraliyet aristokrasisi arasında sürekli bir mücadele vardı, ancak daha sonra Pombal Markisi'nin yetkin tepkisi eski aristokrat hiziplerin gücünü etkili bir şekilde kırdı. Kral I. Joseph'e karşı sessiz muhalefet ve kızgınlık artmaya başladı. Bu durum krala yönelik bir suikast girişimi ve güçlü Aveiro Dükü ile Távora ailesinin ortadan kaldırılmasıyla sonuçlanacaktı.


Sismolojinin doğuşu


Başbakanın çabaları yeniden yapılanmanın pratikleriyle sınırlı kalmadı. Marki, ülkedeki tüm cemaatlere deprem ve etkileriyle ilgili bir soru gönderilmesini emretti. Sorular arasında şunlar da vardı:


Deprem ne kadar sürdü?

Kaç tane artçı sarsıntı hissedildi?

Ne tür hasarlar meydana geldi?

Hayvanlar garip davrandı mı? (bu soru 1960'larda modern Çinli sismologların çalışmalarını öngörmüştü)

Kuyularda ve su çukurlarında neler oldu?


Bu ve diğer soruların yanıtları halen ulusal tarih arşivi Torre do Tombo'da saklanmaktadır. Rahiplerin anlattıklarını inceleyen ve çapraz referans sunan modern bilim insanları, olayı bilimsel bir perspektiften yeniden inşa etmeyi başardılar. Pombal Markisi tarafından tasarlanan araştırma olmasaydı, bu imkansız olurdu. Marki, bir depremin geniş çaplı neden ve sonuçlarının objektif bir bilimsel tanımını yapmaya çalışan ilk kişi olduğu için, modern sismoloji bilim insanlarının öncüsü olarak kabul edilir.


Bu depremin jeolojik nedenleri ve bölgedeki sismik aktivite çağdaş bilim adamları tarafından tartışılmaya devam etmektedir.


Notlar


1-Adorno, Negative Dialectics, p. 361.

2-Werner Hamacher, "The Quaking of Presentation." In Premises: Essays on Philosophy and Literature from Kant to Celan (Stanford University Press, 1999). ISBN 0-8047-3620-0

Kaynakça


Benjamin, Walter. "The Lisbon Earthquake." In Selected Writings. Belknap, 1999. ISBN 0-674-94586-7

  • Braun, Theodore E.D. and John B. Radner, eds. The Lisbon Earthquake of 1755: Representations and Reactions (SVEC 2005:02). Oxford: Voltaire Foundation, 2005. ISBN 0-7294-0857-4

  • Brooks, Charles B. Disaster at Lisbon: The Great Earthquake of 1755. Long Beach: Shangton Longley Press, 1994.

  • Chase, J. "The Great Earthquake At Lisbon (1755)."Colliers Magazine, 1920.

  • Dynes, Russell Rowe. The Dialogue Between Voltaire and Rousseau on the Lisbon Earthquake: The Emergence of a Social Science View. University of Delaware, Disaster Research Center, 1999.

  • Fonseca, J. D. 1755, O Terramoto de Lisboa, The Lisbon Earthquake. Lisbon: Argumentum, 2005. ISBN 9789728479350

  • Hamacher, Werner. "The Quaking of Presentation." In Premises: Essays on Philosophy and Literature from Kant to Celan. Stanford University Press, 1999. ISBN 0-8047-3620-0

  • Kendrick, T.D. The Lisbon Earthquake. Philadelphia: J. B. Lippincott, 1957.

  • Neiman, Susan. Evil in Modern Thought: An Alternative History of Modern Philosophy. Princeton University Press, 2002. ISBN 9780691096087

  • Ray, Gene. "Reading the Lisbon Earthquake: Adorno, Lyotard, and the Contemporary Sublime." Yale Journal of Criticism 17.1 (2004): 1–18. Retrieved December 14, 2007.

  • Seco e Pinto, P.S., ed. Earthquake Geotechnical Engineering: Proceedings of the Second International Conference, Lisbon, Portugal, 21–25 June, 1999. ISBN 90-5809-116-3

  • Weinrich, Harald. "Literaturgeschichte eines Weltereignisses: Das Erdbeben von Lissabon." In Literatur für Leser. Stuttgart: Kohlhammer, 1971. ISBN 3-17-087225-7


Not: Bu makale, https://www.newworldencyclopedia.org/ adlı siteden alınmış ve www.felsefearenasi.com.tr editörleri tarafından Türkçeye çevrilmiştir:

https://www.newworldencyclopedia.org/entry/Lisbon_earthquake_1755

392 görüntüleme

Comments


bottom of page