top of page

11-74 Çizimleri: Derin Su Baldemir & Slobodan Dan Paich

İpek Çankaya, Sezgi Abalı ve Ayşe Kaya'nın girişimiyle başlatılan Halka Sanat Projesi'nin geçtiğimiz Kasım ayında düzenlediği sergide 11 yaşındaki Derin Su Baldemir ile 74 yaşındaki Slobodan Dan Paich'in çizimleri yer almış. İstanbul'da yaşamadığım için kaçırdığım bu sergi üzerine yapılan haberler, beni yine bir sınıra sürükledi.

Dünyaya iki farklı gözden bakmak, bakabilmek


Gözlerinizin birbirinden ayrı biçimlerde dünyayı duyumsadığını düşünün. Bir gözünüzle dünyayı onunla ilk kez karşılaşırmışçasına görüyorsunuz, diğer gözünüzle ise deneyimlerin puslu penceresinin ardından bakıyorsunuz dünyaya. Bir gözünüz dünyanın acemi bir ustası, diğer gözünüz ise deneyimli bir acemisi...

“Kuşaklar: Kendi Gelen Devamlılık” adlı bu serginin beni sürüklediği sınır burada belirdi. Düş içinde gerçekliğin ve gerçeklik üzerine düşün arasında kalan yaygın inanışın-bilginin yani sağduyunun sınırı diyebilirim buna.


“Düşlerde renkler, görüntüler, insanlar, duygular ve düşünceler özgürce birbirine karışır ve benzersiz bileşimler yaratırlar. Öylesine özgürdür ki düşler, onları söze dökmekte güçlük çekeriz - insan zihnini gün boyunca biçimlendiren o katı yapılar düşlerimizi dillendirmeye yetmez, hatta engel olur.” der Gündüz Vassaf, Cehenneme Övgü adlı kitabında.


Çocuklar söz konusu olduğunda insan zihnini biçimlendiren yapılar daha katılaşmamıştır, esnek bir biçime sahiptir. “Merak”ın esnekliği olarak tanımlayabileceğim bu esneklik biçimi sonucu elde ettiğimiz deneyim yaygın bir bilgi türüne dönüştüğünde katılaşma eğilimindedir. Eleştirel bakış açısı ise katı olanı buharlaştırır.

John Berger'inGörme Biçimleri'nde ifade ettiği gibi, “Görme konuşmadan önce gelmiştir. Çocuk konuşmaya başlamadan önce bakıp tanımayı öğrenir.” Bu yüzden resim, çocuklar için dünyayı tanıma uğraşlarından, ifade biçimlerinden biridir.


Çocukların düşsel bir gerçeklik biçimi olduğu söylenebilir. Örneğin oyun, düşsel bir gerçeklik biçimi değil midir aynı zamanda? Yaşlandıkça bu durum gerçeklik üzerine düş kurmaya evrilebilir. Bize gerçeklik üzerine düş kurma olanağı sağlayan farklı alanlar var: Sanat, bilim, siyaset vd. gibi...

Düş içinde gerçekliğin ve gerçeklik üzerine düşün arasında bir sınır...


Düş içinde gerçekliğin ve gerçeklik üzerine düşün arasındaki sınır,sağduyunun (yaygın olarak paylaşılan inanç-bilgi) az ötesindeki bilinmezlerle dolu karanlık bir ormanın sınırıdır. Sağduyu bizi ormandan uzaklaştırıp bilginin güvenlikli alanına çekmeye çalışırken “merak” da ormanın içine dalmak, kendisine dar gelen güvenli alanı genişletmek ister.


Her sınır ya bir kabulün ya da bazen şüpheyle doğan bazen de kendiliğinden ortaya çıkan yeni bir merak duygusunun kaynağıdır; bazı meraklar da deneyimin, duygunun, bilginin alanının genişletilmesinin...


Sanat tarihi boyunca sanatçılar, filozofların, biliminsanlarının yaptığı gibi (bunu herbirinin kendine özgü yöntemleriyle yaptığını unutmadan), her tanımın sınırlarını zorlamış; önyargılarımıza, sağduyularımıza meydan okumuşlardır. Hatta sanatın bu anlamda daha cüretkar, olanağının daha çok olduğunu söyleyebiliriz.


Felsefe ve bilimde merak karanlık bir ormana daldığında, sağduyu elinde meşalesiyle onu takip eder. Sanatta ise her zaman böyle olmaz. Çoğu zaman sezgiseldir, sağduyuya pek ihtiyaç duymaz. Kendiliğinden takip edilir.


“Kuşaklar: Kendi Gelen Devamlılık” adlı serginin küçük kahramanı Derin Su Baldemir'in düş içinde yarattığı gerçeklikle, gerçeklik üzerine düşler kuran Slobodan Dan Paich'i izlemesi bu türden bir takiptir, bu yönüyle de kendine özgüdür, özgündür...

Resimlerin değil, serginin bende uyandırdığı duygular, o karanlık ormana dalma arzusudur. Bitip tükenmeyen bir arzudur bu felsefe için, felsefeci için...











59 görüntüleme

コメント


bottom of page